| O sadece senin duygularınla oynadı Char, bu şekilde sana yaklaşabilir ve cinayeti kendisi işleyebilirdi. | Open Subtitles | كانت فقط تلعب بمشاعرك , تشار, حتى تتمكن من أن تقترب إليك وتنفذ الجريمة بنفسها. |
| Şu an senin duygularınla ilgilenemeyiz, şu an benim duygularımla ilgilenmeliyiz, çünkü benim sorunum var, tamam mı? | Open Subtitles | وهذا لا يرتبط بمشاعرك الآن،هذا يرتبط بمشاعري أنا، لأن أنا الذي لديه مشكلة الآن |
| Senin duygularınla oynamak istemeyen bendim. Senin üzüleceğini biliyordum. Sadece doğru zamanın gelmesini bekliyordum. | Open Subtitles | حسن, كنتُ أحاول إنقاذ مشاعرك, كنتُ أعلم أنّك ستكونين مستاءة, ولذا كنتُ أتحيّن الفرصة لإخبارك. |
| Ben sadece duygularınla temas et demiştim. | Open Subtitles | فقط قلت لك ان تكوني على اتصال مع مشاعرك |
| Bence annemin seni derin duygularınla yüzleştirmesi güzel bir şey. | Open Subtitles | أعتقد من الرائع إن أمي جعلتك تواجه عواطفك |
| duygularınla ilgili ilk kez dürüstçe konuştuk ve şimdi de bırakmak istiyorsun. | Open Subtitles | , أجرينا أول محادثة صادقة عن مشاعركِ و الآن تريدين الرحيل |
| Müzik, bu ses dalgaları sayesinde duygularınla oynuyor kuş gibi öterek. | Open Subtitles | الموسيقى، أعني، الموجات الصوتية التي تلعب بعواطفك مثل الطائر الذي يغني بقرنه. |
| Kaçtın çünkü duygularınla başa çıkamadın. | Open Subtitles | أعتقد أنك لم تقدر على مجابهة أحاسيسك |
| Beni mutlu görmeye dayanamıyorsun, ...duygularınla bana zarar vermeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنت فقط لا تستطيعى تحمل أن ترينى سعيدة لذا يجب عليك أن تُدمريها بمشاعرك |
| duygularınla risk alacak kadar güçlüsün. | Open Subtitles | لديك ما يكفي من القوة لتخاطري بمشاعرك |
| Çok düşünüyorsun. Bir kez olsun duygularınla hareket et. | Open Subtitles | حاولي الاحساس بمشاعرك في بعض الأحيان |
| duygularınla gurur duyuyorsun. | Open Subtitles | أنت فخور بمشاعرك ؟ |
| Genellikle diğerlerinin ihtiyaçlarının kendininkinin önüne koyuyorsun ya da duygularınla karar veriyorsun. | Open Subtitles | أحياناً تضع حاجات الأخرين قبل حاجاتك أو يتم توجيه قراراتك من خلال مشاعرك |
| Benim işim duygularınla başa çıkabilmen için sana yardımcı olmak. | Open Subtitles | عملى هو مساعدتك والتعامل مع مشاعرك. |
| Derin düşünebilir ve duygularınla yüzleşirsin, böylece onlar davranışını denetleyemez ya da Çince telefon rehberinden daha fazla çenen olana dek puding ve kurabiye yemeyi sürdürürsün. | Open Subtitles | تستطيع البحث في أعماق, وتواجه مشاعرك, لكي لا يتحكموا بتصرفاتك, أو أن تتابع أكل ال"بودينغ" والكعك, |
| duygularınla ilgilenmezsen olacağın şey bu. | Open Subtitles | هذا مايحدث عندما تلقين مشاعرك جانباً |
| - duygularınla pazarlık edemez. | Open Subtitles | , إنه لا يستطيع التفاوض على عواطفك. |
| duygularınla yüzleşmek yerine tuvalette saklanmayı tercih ediyorsun! | Open Subtitles | تفضل الاختباء في الحمام على التعامل مع عواطفك! |
| Ailem boşandığında ben duygularınla başa çıkamadın mı? | Open Subtitles | عندما افترق والداي و كنت... ـ انت فقط لا تستطيع التعامل مع عواطفك |
| duygularınla çok yetişkin bir şekilde başa çıkıyorsun gerçekten! | Open Subtitles | هذا رائع تلكَ طريقة ناضجة حقاً للتعامل مع مشاعركِ اللعينة |
| Belki de duygularınla iletişime geçmek seni daha iyi hissettirebilir. | Open Subtitles | كما تعلمين، قد يجعلك هذا تشعرين بالتحسن عندما تعبيرين عن مشاعركِ. |
| Ve sende duygularınla iletişime geçmeye çalışmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تفكري بعواطفك يا إمرأة |
| Endişelerin, arzuların ve duygularınla... dolu olan mektubunu okuduğum ilk anda yazdıkların... sayfalardan uçup geliyor gibiydi. | Open Subtitles | رسالتك, أحاسيسك ... . اهتمامك ,دفء قلبك |
| duygularınla daha iç içe olmalısın. Sadece Kelly'i sevdiğini sanmıştım! | Open Subtitles | يجب أن تكون صادق اكثر لمشاعرك أظن انك تحب كيلي فقط |