Bana diyabet teşhisi konur konmaz eğlencenin katili haline geldi. | Open Subtitles | منذ تم تشخيص إصابتي بمرض السكري، هي أصبحت،مثل، عدوة المرح. |
Bob'un Eğlence Dünyası ve Minyatür Golf! İçimdeki yetişkin eğlencenin vaat ettiğini seviyor. | Open Subtitles | النسخة الكبيرة مني تحب المبالغة في المرح |
Kuşkusuz herkes eğlencenin herşey olduğunu bilir. | Open Subtitles | و بالطبع, الكل يعلم أن المرح هو أفضل شيء |
Ama bütün bu eğlencenin sonuçları ile uğraşman gerektiğinde ortada olmazsın. | Open Subtitles | أنتِ لن تكوني موجودة عندما سيضطرون للتعامل مع آثار تلك المتعة |
Yani arkadaşız evet ama eğlencenin yüzde seksenini falan ben sağlıyorum. | Open Subtitles | اقصد نحن اصدقاء ولكني احضر مثلا ثمانون في المئة من المتعة |
Topluluklara değer veren birisi olarak, eğlencenin bizi soyutlamayıp bizi birbirimize bağlayacağı bir dünya için heyecanlıyım. | TED | كشخص يهتم بالمجتمعات، أنا متحمس لعالم حيثما تربطنا التسلية بعضنا بدلا من أن تعزلنا عن بعضنا. |
Ya da, ya da eğlencenin bize gelmesini sağlayabiliriz. Muhteşem bir gece için ihtiyacımız olan her şey burada var. | Open Subtitles | أو نستطيع أن نجعل المرح يأتي لنا لدينا كل ما نحتاجه لليلة رائعة |
İlgilenildiğim sürece peşinde olduğum şey sadece eğlencenin yarısıdır. | Open Subtitles | طالما يتعلق هذا بأن المطارده هي نصف المرح |
Omuzlarına bakmadan önce ikimiz arasındaki, temiz ve güzel eğlencenin belirli bir noktasına değinmek istiyoruz. | Open Subtitles | قبل أن نلقي نظرة على ذلك الكتف كان لدينا طن من المرح الممتع في شيء واحد بالتحديد |
Pekala, siz hanımlar burada kalıp, tırnaklarınıza oje sürün. Ama ben eğlencenin olduğu yere, Horizons'a gidiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | حسنا , إبقوا أنتم السيدات هنا و قلموا أظافركم و لكن أنا ذاهب إلى الهورايزون , حيث يوجد المرح حسنا ؟ |
Tüm bu eğlencenin, Ulusal Futbol Ligi'nde bir kariyere dönüşeceğini bilemezdim. | Open Subtitles | لم يكن فى بالي أن كل هذا المرح سيتحول لأن أكون لاعب كورة محترف |
Nasıl oluyor da Thor burada kalıyor ve tüm eğlencenin keyfini çıkarıyor? | Open Subtitles | لماذا ثور يبقى بالأعلى هنا ويحضى بكل المرح ؟ |
- Küçük bir demode eğlencenin kimseye zararı olmaz. | Open Subtitles | - القليل من المرح العتيق الطراز لن يؤذي. |
Hem bazen beklemek de eğlencenin yarısını oluşturur. | Open Subtitles | بالإضافة, أحيانا الانتظار يكون نصف المتعة |
eğlencenin yarısı kör müzisyenlerin sahneye çıkmaya çalışmasını izlemektir. | Open Subtitles | نصف المتعة في مشاهدة الموسيقيين العميان يحاولوا الصعود علي المسرح |
Cidden eğlencenin parçası olmamı istemiyor muydun? | Open Subtitles | هل كنت حقاً تخطط لئلا تطلب مني أكون جزءً من المتعة ؟ |
"Bir gün eğlencenin keyfini çıkarırken yerim" teorine güvenebileceğimi biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف أني سأعتمد على نظريتك في أكل واحدة فحسب في اليوم لكي تدوم المتعة |
Ama bu gece, varoşlarda oturan geberik-gözlü sizler şekil değiştirecek... ..ve saf eğlencenin pırıltılı gözleri olacaksınız! | Open Subtitles | لكن الليلة ، جميعكم ستتحولون من أناس عاديين إلى منبع نقي من التسلية والإبهاج |
Bu odadaki bulunma amacım, Krallığı bu uygunsuz eğlencenin sonuçlarından korumak. | Open Subtitles | الغرض من وجودي بهذه الغرفة هو إنقاذ المملكة من عاقبة هذه التسلية غير اللائقة |
eğlencenin pek çok şeklini paylaşıyoruz -- spor salonları, halka açık parklar, konser salonları, kütüphaneler, üniversiteler. | TED | تشاركنا في أنواع أخرى من وسائل الترفيه الميادين الرياضية و الحدائق العامة قاعات الحفلات و المكتبات والجامعات |
eğlencenin kumarhaneye daha fazla müşteri çekeceğini sanıyoruz. | Open Subtitles | لقد فكرنا أن الترفية سيكون عاملا مهما لجذب المقامرين الى الكازينو |
Pilgrimler tüm o eğlencenin oldukça ahlaksız olduğunu düşünüyormuş. | Open Subtitles | -ظنّ السيّاح أن المشاهد التمثيليّة فاسقة نسبيّاً |