Ve sıra 32 numarada. Bay Holbrook'un kişisel bir eşyası. | Open Subtitles | الآن ,إلى السلعة 32 أغراض السيد هولبروك الشخصية |
Yani, burada bir bayanın yaşadığını gösteren ne bir parfüm, ne bir törpü, ne de başka kız eşyası yok. | Open Subtitles | أظن شخصاً واحداً يعيش هنا لا يوجد عطر أو ملمع أظافر أو أغراض أنثوية |
Mr. Sanchez'in bir eşyası. | Open Subtitles | ما هو؟ لقد كان مع أحد اغراض السيد سانشيز |
- Sonra anı eşyası alıyor. - Sen neden bahsediyorsun? | Open Subtitles | ثم يأخذ أدوات كجائزته ما الذي تتحدث عنه ؟ |
Beni eşyası gibi düşünen... bir kadınla kalamam. | Open Subtitles | لا أستطيع تحمل المرأة التي تجعلني اعتبرها كأنها أثاث |
- Herhangi bir kişisel eşyası var mı? Bavul? | Open Subtitles | هل كانت تحمل أي أغراض شخصية أو أمتعة ؟ |
Bak, Kaçak Yolcu'nun henüz açılmadığını biliyorum ve bende de Amanda'nın birçok eşyası duruyor yani geçici olarak gelip bende kalabilirler. | Open Subtitles | انظر, انا أعلم ان المطعم لم يفتتح بعد واماندا ما تزال اغلب أغراضها عندي ولذلك هما مرحبا بهما للبقاء عندي مؤقتا |
Bir ton sihirbazlık eşyası aldığımızın farkındayım ama bazılarını iade edebiliriz. | Open Subtitles | اعرف انك اشتريت الكثير من أغراض السحر لكن يمكننا ان نعيد بعضها |
- Oh, ne eşyası olduğunu bal gibi biliyorsun. | Open Subtitles | أي أغراض؟ - أنت تعلم ، جيداً جداً اي أغراض - |
Bir sürü bebek eşyası alacağım. | Open Subtitles | سأحضر لها الكثير من أغراض الأطفال |
- Burada hiç kadın eşyası yok. | Open Subtitles | لا يوجد أغراض حريمى هنا |
Birkaç voodoo eşyası var o kadar. | Open Subtitles | ،، فقط مجموعةٌ من "أغراض سحر الـ"فودو |
Burada tonlarca kadın eşyası var zaten. | Open Subtitles | يوجد الكثير من اغراض الفتيات هنا. |
Neden hep çocuk eşyası ve vibratör? | Open Subtitles | لماذا كلها اغراض اطفال وقضيب هزاز |
Geçen sene biraz para, birkaç mutfak eşyası ile beraber çalınmış. | Open Subtitles | لقد سُرقت في العام الماضي مع بعض المال وبعض أدوات المطبخ والرفوفيّة. |
Senin evinde yeterli mutfak eşyası yoktur. | Open Subtitles | على الأرجح أنك لا تملك أية أدوات للطبخ في منزلك |
İyi bir iş arkadaşı olabileceğimizi umut etmiştim fakat onun yerine siz bana... sıradan bir ofis eşyası gibi muamele yaptınız. | Open Subtitles | لقد تمنيت أننا قد نكون زملاء ولكن بدلاً من ذلك ، انت قد عاملتني كما لو كنت انا قطعة عادية من أثاث المكتب |
Bu evin eşyası vardı. Bn. Letterfine sayesinde. | Open Subtitles | على الأقل هذة الشقة بها أثاث ويعود الفضل إلى السيدة (ليترفاين) ـ |
Herhangi bir giysi ya da kişisel eşyası var mıydı? | Open Subtitles | أكان لديه أيّ ملابس أو أمتعة شخصيّة؟ |
Hiçbir eşyası odada değildi. | Open Subtitles | و لم أجد أياً من أغراضها... |
Bütün sağlık testleri bitmeden bebek eşyası almamaya karar vermiştik. | Open Subtitles | لقد إتفقنا على عدم شراء أيٍ من أشياء الأطفال حتى نتائج إختبار الصحة. |
Bir kasırga sana ev eşyası getirsin diye umut etmeni istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد لكِ أن تنتظري الإعصار القادم حتى تشتري ما تحتاجيه من مستلزمات |
Bir sürü eşyası var. Gitarları, amfileri. | Open Subtitles | فمعه العديد من الأغراض مثل الغيتارات و المكبرات الصوتية |
İşte güzel bir Güneyli eşyası... | Open Subtitles | -حسناً، هذا الشئ صاحب الصوت الناعم -أوه |
Bunlar bir kaç koleksiyon eşyası, bu... bir lamba. | Open Subtitles | هذه عدد من المقتنيات .... اعني |