"eczanenin" - Translation from Turkish to Arabic

    • الصيدلية
        
    • للصيدلية
        
    • صيدلية
        
    • الصيدليه
        
    • مخازن الأدوية
        
    Yoksa gidip o çamaşır suyunu eczanenin önünde içmiş olurdu. Open Subtitles , كانت ستذهب إلى الصيدلية لتفعل ذلك أمام تلك المرأة.
    eczanenin beni canlı tutması ne iyi değil mi? Open Subtitles أليس جميلا من الصيدلية أن تبقينى على قيد الحياة ؟
    Eminim diyemem. eczanenin arkasındaydım. Open Subtitles لا استطيع ان اؤكد لقد كنت في مؤخرة الصيدلية
    Diğer ihtimal, daha muhtemel olanı kardeşi, eczanenin müşterisi olan bir hastayı bulmasını istemiştir. Open Subtitles احتمالية اخرى, اقرب احتمالاً, هي أن اخته ارشدته باتجاه مريض آخر والذي يكون أيضاً زبوناً للصيدلية.
    18 yaşındayken ben ve birkaç arkadaş bir polis memurunun motorunu çaldık ve bir eczanenin camını kırarak içeri daldık. Open Subtitles سرقت أنا و أحد أصدقائي دراجة ضابط شرطة, و إصطدمنا بها بنافذة صيدلية
    eczanenin yakınındaki bir başka çıkıştan. Open Subtitles مخرج اخر في مكان ما بالقرب من الصيدليه
    Fakat en güzel yeri, eczanenin önünde şu kadına eşyalarını getirmesini söylediğin yerdi. Open Subtitles لكن أفضل مشهد كان أمام الصيدلية عندما طلبت من تلك المرأة أن تحضر لكي أغراضك
    eczanenin sizi hemen aramasını sağlayacağım. Open Subtitles سأذهب إلى الصيدلية وسأعاود الاتصال بك ثانية
    eczanenin önünde durup her zaman bir şeyler bağıran bayanla randevum var. Open Subtitles عندي موعد مع تلك السيدة التي تصرخ دائماً أمام الصيدلية.
    eczanenin yanında bir çorba dükkanı var. Open Subtitles هناك محل يعدُ حساءٌ جيداً بعد الصيدلية مباشرةً
    Aferin, gidip eczanenin birinden öğrenmişsin! Open Subtitles الحق، والحق. ليس ما ستحصل عليه من الصيدلية.
    - Savcılığa, Ben'in ölümünde eczanenin hatalı olduğunu ima eden bilgi verdin. Open Subtitles لقد قدمت المعلومات التي كانت تقول أن الصيدلية كانت على خطأ بسبب وفاة بن.
    Tamam, eğer katil eczanenin kapalı olduğunu ve kameraların çalışmadığını biliyorduysa buraya kimsenin gelmesini beklemiyordu. Open Subtitles حسنا,ان كان القاتل يعرف ان الصيدلية مغلقة و الكاميرات لم تكن تعمل لم يكن يتوقع وجود احد هنا
    Postanedeki posta kutusunu, caddedeki eczanenin dört blok ötesinde bulacaksın. Open Subtitles ستجدي الصندوق في مكتب البريد المتموضوع على بعدأربع كتل من الصيدلية الموجودة في هذاالشارع
    Oldukça eminim ki onu Frontera'da o büyük eczanenin önünde indirdim. Open Subtitles متأكدة أنني تركته يرحل في "فرونتيرا" مباشرة أمام تلك الصيدلية الكبيرة
    eczanenin önünde, bir adam bir kadına çarptı. Open Subtitles هناك رجل قام بضرب سيدة امام الصيدلية
    Wendy'ye uzuldum ama eczanenin anahtari bende yok. Open Subtitles آسفة لكنني لا أملك مفاتيح الصيدلية
    eczanenin oradaki bir grup beni ikna etti işte. Open Subtitles بعض أعضاء الفرقة في الصيدلية أقنعوني بهذا , لذا...
    Çünkü eczanenin katı bir "üzerine bir kez işediysen iade edemezsin" kuralı var. Open Subtitles لما لا زلتي تحتفظين به؟ ...لأن الصيدلية لا يوجدُ بها إلا
    Her zaman Maw Maw'ın reçetesini doldurmalarını beklerken eczanenin hemen yan tarafındaki ödeme noktasında öderim. Open Subtitles أنا دائماً أذهب لتفقد مصرف الشيكات المجاور للصيدلية ، وأسددها بنما أنتظر... .
    Ayıklar Evi'nin köşesindeki eczanenin park alanında öldürüldü. Open Subtitles قتل في مرأب صيدلية على مقربة من منزل الاستشفاء الذي يعيش به
    Kocası eczanenin sahibi. Open Subtitles الزوج صاحب الصيدليه.
    - eczanenin yakınlarında görüldüğünü duydum. Open Subtitles - سمعت انه شوهد من قبل مخازن الأدوية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more