"edemezsiniz" - Translation from Turkish to Arabic

    • لا يمكنك
        
    • لا يمكنكم
        
    • لا يمكنكِ
        
    • لايمكنكم
        
    • لا يُمكنك
        
    • لا يمكنكما
        
    • أنت لا تستطيع
        
    • لا تستطيع أن
        
    • لا يُمكنكم
        
    • لديكِ أدنى
        
    • لايمكنك أن
        
    • لا يُمكنكِ
        
    • تستطيعوا
        
    • يمكنك إنكار
        
    • ولا يُمكنكم
        
    Eğer bir şehir sosyal olarak bütünleşmediyse onunla baş edemezsiniz. TED لا يمكنك التعامل مع مدينة اذا لم تكن متكاملة مجتمعياً
    Eğer yaralandığınızın farkında değiseniz, psikolojik yaraları tedavi edemezsiniz. [Duygusal Acıya Dikkat Edin] TED لأنه لا يمكنك معالجة الجرح النفسي إذا كنت لا تعرف أنه موجود بالأساس.
    Her zaman. Eve geri döndüğünde ne durumda olduğunu hayal bile edemezsiniz. Open Subtitles طوال الوقت , لا يمكنك أن تتخيل حالته عندما يعود إلى المنزل
    Mukhabarat bunları bulursa, bana neler yapacağını tahmin bile edemezsiniz. Open Subtitles إذا إكتشفت المخابرات الأمر سيفعلون بي أموراً لا يمكنكم تخيلُها
    Dediğiniz gibi, kendinizi suçlu hissediyorsunuz. Ama bu yüzden oğlumuzu hasta edemezsiniz. Open Subtitles كما قلتِ، أنتِ تشعرين بالذنب لكن لا يمكنكِ جعلإبننا مريض بسبب هذا
    Buradaki pislik kokusunu ne kadar çiçek koyarsanız koyun yok edemezsiniz! Open Subtitles لا يمكنك ان تزرع زهورا كافية حول هذا المكان لتُزيل الروائح
    - Kaza mahallini terk edemezsiniz. - Bir şüphelinin peşindeysek, ederiz. Open Subtitles لا يمكنك مغادرة موقع الحادث ما لم نسعى لمطاردة مشتبه به
    Bu güzel derginin, personelin moraline iyi geldiğini inkar edemezsiniz ya. Open Subtitles الآن, لا يمكنك أن تنكر بأن هذه الصحيفة مهمةٌ لمعنويات الرجال.
    Bizi kontrol etmeye ve yönlendirmeye çalışan gizli efendilerimizin olmadığını ispat edemezsiniz. Open Subtitles لا يمكنك إثبات أنه لا يوجد اسياد سريين تحاول السيطرة والتلاعب بنا.
    Sağlık Etki Fonu'ndan bu ücreti alırsanız, diğer ücreti talep edemez, yani kâr marjı elde edemezsiniz. TED الآن، إذا أخذت هذه المكافأة من صندوق التأثير الصحي، لا يمكنك المطالبة بالمكافأة الأخرى، لا يمكنك إضافة الأرباح للسعر
    Ama eğer konuşmazsanız, karşı tarafı dahil edemezsiniz. TED لكن اذا لم تتحدث لا يمكنك التواصل مع الطرف الاخر
    EB: Evet, yani, söylemem gereken, bu tür bir bakış açısını YouTube'da basit bir etiket aramasından elde edemezsiniz. TED ايريك: نعم، يعني فقط أن أشير إلى هنا، لا يمكنك الحصول على هذا النوع من منظور من علامة بسيطة لبحث على موقع يوتيوب.
    Mukhabarat bunları bulursa, bana neler yapacağını tahmin bile edemezsiniz. Open Subtitles إذا إكتشفت المخابرات الأمر سيفعلون بي أموراً لا يمكنكم تخيلُها
    Beyinle ilgili ne kadar çok şey bildiğimizi hayal bile edemezsiniz. TED لا يمكنكم تخيل كم التفاصيل التي نعرفها عن الأدمغة.
    Huzur ve dinginliği satın alamaz ya da zamanını tayin edemezsiniz. TED لا يمكنكم شراء، وتحقيق أو ترسيخ الصفاء وراحة البال.
    Buraya park edemezsiniz. Nedenmiş? Çünkü burada yeni kurallar var. Open Subtitles لا يمكنكِ ايقاف السياره هنا لانه يوجد شروط جديدة
    Yani, bu rakamlarla aksini iddia edemezsiniz. Open Subtitles أقصد , بربكم , لايمكنكم المجادلة مع هذه الأغاني
    Yardım edemezsiniz, efendim. Bazı insanlar çok kötü. Open Subtitles لا يُمكنك فعل شيء يا سيّدي، فبعض الأشخاص سيئون جدّاً.
    Ama yetenekli olduğunu inkar edemezsiniz. Open Subtitles فى طريقة أداءه لكن لا يمكنكما إنكار حقيقة أن لديه الموهبة
    Ama dediğim gibi, herkesi tatmin edemezsiniz. TED لكن مثل ما أقول، أنت لا تستطيع إرضاء الجميع
    Odanızda kadın vardı. İnkar edemezsiniz. Open Subtitles ، كانت لديك امرأة في غرفتك . لا تستطيع أن تنكر هذا
    Bu çalışmanızı, ne yazık ki ikramiye için fatura edemezsiniz. Open Subtitles هذا، لسوء الحظّ عمل لا يُمكنكم توفير أنفاقها
    Ne kadar mutlu olduğumu tahmin edemezsiniz. Open Subtitles ليس لديكِ أدنى فكرة كم أنا ممتنّ
    Şehir konsülünden izin almadan Frank'in kontrol edemezsiniz. Open Subtitles لايمكنك أن تتحكم به دون تصريح من مجلس المدينة
    Dedektif, siz radyoaktifsiniz. Siz kendinize bile yardım edemezsiniz. Open Subtitles أيّتها المُحققة، أنتِ مُشعة، لا يُمكنكِ حتى مُساعدة نفسكِ.
    Bir şeyi tartıştığınız zaman, nedenleri ve kanıtları olan birini ikna edemezsiniz çünkü mantık yürütme bu şekilde çalışmıyor. TED إذا كنتم تناقشون شيئًا، لن تستطيعوا إقناع الشخص الآخر بالأسباب والدليل، بسبب ليست هذه الطريقة التي يعملُ فيها المنطق.
    Kadının kayboluşunu, sandığı ve mücevherleri gözardı edemezsiniz. Open Subtitles لا يمكنك إنكار إختفاء الزوجة وكذلك الصندوق والمجوهرات
    Otomatiktirler. Kontrol edemezsiniz. Open Subtitles إنّها حركات ذاتيّة، ولا يُمكنكم السيطرة عليهم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more