Bir dakika boyunca, insan olarak varoluşumun fark edildiğini ve kurtarılmaya değer olduğumu hissettim. | TED | للحظة، شعرتُ أن وجودي كشخص قد تمّ ملاحظته، وكنتُ أستحقُ الإنقاذ. |
Yaptığımız her şeyin avukatlarımız tarafından kontrol edildiğini vurgulamak isterim. | Open Subtitles | إسمعي، أودّ أن أؤكّد أنّ كلّ ما فعلناه تمّ تأكيده بالكامل من قبل محاميينا. |
Doğum günümde fotoğraf makinesi hediye edildiğini hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكّر حينما تمّ إهدائي كاميرا في عيد ميلادي. |
Gamma Beş ile ne yaptığım hakkında, ve O projenin iptal edildiğini biliyordu. | Open Subtitles | عما سأقوم به تجاه جاما خمسة وهو يعرف ان المشروع قد تم الغاؤه |
O halde bunun bir tür hapishane olarak mı inşa edildiğini düşünüyorsun, doktor? | Open Subtitles | هل تعتقد أنه قد تم بناء هذا ليكون نوعاً من السجن، يا دكتور؟ |
Yvonne, Hayalet Vardiyası'nın iptal edildiğini söyledin sanmıştım. | Open Subtitles | إيفون، ظننتكِ قلتِ أن نوبة الأشباح التالية قد أُلغيت ؟ |
Hâlâ kaynağını aramaktayım. Evin kaç yılında inşa edildiğini öğrenmem gerek. | Open Subtitles | لا أزال أبحث عن المصدر لذلك أحتاج لمعرفة في أيّ تمّ بناء المنزل |
Bu kişilerin nasıl teşhis edildiğini ve hedef alındığını bilmek istiyor. | Open Subtitles | يريدون معرفة كيف تمّ الكشف عن هؤلاء الأشخاص وكيف تم تحديد موقعهم |
Müvekkilinin kısa zaman önce altı iş ortağını kaybettiğini ve o adamların nasıl teşhis edildiğini ve hedef alındığını bilmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنّ موكله خسر مؤخراً ستة من شركاء أعماله ويريد أن يعرف كيف تمّ التعرف عليهم وتحديد مكانهم |
Bana önceden taciz edildiğini söylemişti. | Open Subtitles | أتعلم بأنّها أخبرتني أنّه قد تمّ الإعتداء عليها من قبل |
Binanın istimlak edildiğini söylediklerinde... | Open Subtitles | عندما أخبروني بأن المبنى تمّ إدانته ومصادرته |
Liberty Rail'ın eski bir çalışanı kazanın asıl nedeninin örtbas edildiğini söylüyor. | Open Subtitles | ماذا؟ رجلاً كان يعملُ بالسكةِ الحديدية يقول بأن السبب الحقيقيّ للتحطم تمّ التكتم عنه. |
Bir noktada beni arayan polis ne kadarının kayıt edildiğini görmek için karakolda güvenlik kamerasını aradı. | TED | في لحظة ما، تفحّص الضابط الذي قام بتفتيشي جهة مركز الشرطة ليحدد مكان تواجد الكاميرا الأمنية لمعرفة مقدار ما تمّ تسجيله. |
Oyununun iptal edildiğini sanıyordum? | Open Subtitles | ظننت بأنّ المسرحية قد قد تمّ إلغاؤها |
Adli tıp David Blake'in arabasının sabote edildiğini ortaya çıkardı. | Open Subtitles | الخبراء الشرعيون إكتشفوا أن سيارة (دايفد بلايك) تمّ العبث بها. |
Ağda bir bilgisayar solucanı tespit edildiğini söylediler. | Open Subtitles | و قالوا أن هُناك فيرس من نوع الـ"دودة" تمّ أُكتُشِافُه، فى مكانِاً ما فى شبكة الإتصال. |
Ona lisedeyken saldırıya uğradığını ve yanında duran kıza bu olay sonrasında tecavüz edildiğini söyledim. | Open Subtitles | لقد قلت أنة ضٌرب بالثانوية وان الفتاة التى ساعدتها قد تم اغتصابها |
Yanmış parçalar da bize parçalanan organların istif edildiğini ve yanmayı kolaylaştırmak için bir katalizörle ıslatıldığını gösteriyor. | Open Subtitles | قوالب الحرق تبين لنا أن الأشلاء الممزقة قد تم تجميعها وأطفاءها على عجل في محاولة لتحويل الجثة لرماد |
cemaat toplantılarındaki insanların... kıyafetlerin yaptıkları yardımlarla... finanase edildiğini bilmesi gerekir, ve bu onları rahatsız etmez sanırım. | Open Subtitles | رعايا الأبرشية يعلمون بالتأكيد أن هذه الملابس قد تم تمويلها من حصيلة تبرّعاتهم و يبدو أن هذا الامر لا يزعجهم |
Çölde olduğunu ve imtihan edildiğini söyledi. | Open Subtitles | أخبرَني أنه كَانَ في الصحراءِ وأنَّه قد تم اختباره |
Muhasebecimle konuştum demin. Tüm hesaplarım durdurulmuş. Tüm kredi kartlarım iptal edildiğini söyledi. | Open Subtitles | حادثت المحاسب للتوّ، أخبرني بأنّ حساباتي جُمّدت، وأنّ كل بطاقاتي الائتمانيّة أُلغيت. |