| Seni o elbisenin içinde görmenin bana ne yaptığını anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك مدى تأثير رؤيتي لكِ بهذا الفستان علىّ |
| Bu elbisenin borsa senetleri çıkmalı. | Open Subtitles | عليهم وضع هذا الفستان فى سوق الأوراق المالية |
| Bu elbisenin borsa senetleri çıkmalı. | Open Subtitles | عليهم وضع هذا الفستان فى سوق الأوراق المالية |
| elbisenin üst yarısının gecekondunun birinde duvara montelenmiş biçimde bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا النصف العلوي من الثوب .ملصوقاً على جدار المسكن |
| Çünkü dolabımdaki küçük, Chloe marka elbisenin etiketinde Rose'un ismi yazıyor. | Open Subtitles | لأنني لدي فستان مثير في خزانتي باسمِ روز في جميع أنحائه |
| Bu elbisenin içine başka bir şey girmez. Belki de bu kutudaki bir şey. | Open Subtitles | استطيع ان اقول لك انه لا يوجد شيء اخر يناسب هذا الرداء |
| Lila rengi elbisenin içinde tek başına oturduğunu hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | أتصورك جالسة وحدك ترتدين فستانك البنفسجي |
| Herhalde senin için en önemli konu bir elbisenin görünümü olsa gerek? | Open Subtitles | سأفترض إذن أنّ بإمكان طرف عنق الفستان صُنع أحاديث تهزّ العالم؟ |
| Başınıza gelecekler konusunda hiçbir şey bilmiyorum ama o elbisenin kıymetini biliyorum, inan bana. | Open Subtitles | إننى أعرف أن شيئاً لن يحدث لك لكنى أقدر الفستان ، صدقينى |
| Unutma ki bu mendilin, bu da elbisenin kolu. | Open Subtitles | تذكري أن هذا المنديل لك فقط وأن هذا هو كُمّ الفستان |
| Ama mercan rengi ayakkabılarım bu elbisenin altına çok iyi uyardı. | Open Subtitles | ولكن الحذاء الأورجوانى كان ليناسب هذا الفستان |
| O elbisenin etekleri uçuştuğunda kimse kulaklara bakmaz. | Open Subtitles | فعندما يتطاير هذا الفستان لن ينظر أحد إلى أذنيك |
| O elbisenin içindeyken bana bakışını hatırlıyorum da... | Open Subtitles | انا اتذكر كيف كان ينظر لى فى هذا الفستان الاحمر |
| Ayrıca şu resimde bir elbisenin kenarı, bir el çantası ve taba sandaletler gözüküyor. | Open Subtitles | وفي هذه تستطيع ان ترى طرف الثوب والحقيبة والحذاء |
| Şu güzel mavi elbisenin altındakileri bize de gösterir misin? | Open Subtitles | لما لا ترينا ما تحت هذا الثوب الأزرق الجميل؟ |
| neyse ki elbisenin etiketini çıkarmamıştım. | Open Subtitles | إنه من الجيد أنني لم آخذ بطاقات البيانات لذلك الثوب |
| Banning Miller. Güzel elbisenin içinde ne kadar hoş görünüyorsunuz. | Open Subtitles | لماذا , بانينج ميلر ما أجمل رؤيتك فى فستان أنيق! |
| Lanet olsun o mavi elbisenin içinde çok iyiydi. On numara. | Open Subtitles | اللعنة, لقد كانت جميلة بذلك الرداء الازرق |
| elbisenin altına spor sutyen ve spor şortu giydiğinde çok seksi olduğunu söylediğimi hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تتذكرين عندما قلت أنكِ مثيرة عندما تلبسين ملابس الرياضة والشورت تحت فستانك |
| Seni hep böyle hatırlamak istiyorum, bu umut dolu pembe elbisenin içinde. | Open Subtitles | أنا اتذكّرك هنا دائما في ذلك اللباس الوردي المتفائل لكنه حزين. |
| Aynı elbisenin yenisi en fazla 500 dolardır. | Open Subtitles | ثوب جديد، مثله تماماً، لا يتعدى ثمنه 500 دولاراً |
| Bu elbisenin içine girebilmek için günlerdir birşey yemedim. | Open Subtitles | أنا مَا أَكلتُ في أيامِ لذا أنا يُمْكِنُ أَنْ أُلائمَ إلى هذا اللباسِ. |
| Yeni elbisenin o kadar da kötü olmadığına karar verdim. | Open Subtitles | قررتُ أن فستانكِ الجديد ليس سيئاً إلى هذا الحد |
| Hayatınızda istediğiniz şeyleri düşünün daha sonra da kendinizi bir elbisenin içinde hayal edin. | Open Subtitles | فكرّ بالأمور التي تريدها في حياتك وتخيل نفسك مرتدياً فستاناً .. |
| Bobby, başardın. elbisenin içine girdin, harika görünüyorsun. Bir şeyler ye. | Open Subtitles | بوبي , لقد فعلتيها لقد عدتي الى ثوبك الان كلي شيئا |
| elbisenin çok güzel olacağına eminim Myrcella. | Open Subtitles | أنا واثقة أنّ ثوبكِ سيكون جميلاً (مرسيلا) |
| Ayrıca elbisenin de çok hoş olduğunu belirtmek isterim. | Open Subtitles | ولمعلوميتك إن بلوزتكِ جميلة. |
| Harika. Üzerindeki elbisenin bu kadar kötü olacağını sanmazdım. | Open Subtitles | اووه وااو لم اعتقد ان هذه البدله قد تكون قذره |