"elden" - Translation from Turkish to Arabic

    • باليد
        
    • شخصياً
        
    • التخلص
        
    • ترميم
        
    • مباشرة
        
    • إيلدن
        
    • شخصيًا
        
    • ببيعها
        
    • تسليمها
        
    • تصريف
        
    • تحليلَ معلوماتٍ
        
    • المباشرة
        
    • آلدين
        
    • الاسهم
        
    • يدويًا
        
    Parayı saat 5:00'da elden teslim etmemizi istiyor. Yarın, 21. rıhtımda. Open Subtitles يريد ان يصله المال باليد الخامسة مساء الغد، عند المرفأ 21
    Özel dedektifleri, çok pahalı avukatlardan, durun ve vazgeçin mektuplarını elden teslim ediyordu. Open Subtitles لقد كانَ لديهم محققاً خاصّاً يسلّم مذكّرة التوقيف باليد من محامي مكلف جدّاً.
    Yıllarca bir telefon ya da asker eşlerine elden verilen bir mektup bekledim. Open Subtitles أمضيت أعواماً أنتظر اتصالاً هاتفياً أو رسالة كالتي كانوا يسلمونها شخصياً إلى زوجات الجنود المتوفين
    Kocam vebadan sonra sahipsiz kalan malları elden çıkarmaya yardım ediyor. Open Subtitles زوجي يساعد في التخلص من العقارات بقيت دون أصحاب بعد الطاعون
    Köprü elden geçireli henüz iki ay olmuştu ki başına bu geldi. Open Subtitles قبل شهرين تم ترميم الجسر والآن حدث هذا
    Etrafımdaki herkesin beni öldürmeye çalıştığı düşman bölgesinde bunu ilk elden öğrendim. Open Subtitles تعلمت ذلك مباشرة في أرض العدو حين كان الجميع حولي يحاول قتلي
    Bristol, Virginia'da elden Caddesi yakınlarında iki genç kadın cesedi bulunmuş. Open Subtitles لقد تلقيت للتو إتصالا جثتين لفتاتين شابتين لقد وجدهما في نواحي 'طريق إيلدن 'في بريسطن، فيرجينيا
    Toplar elden teslim alınır ve loto komisyonu tarafından mühürlenmiş bir çantada gelir. Open Subtitles يتمّ تسليم الكُرات باليد ويُغلق عليها في حقائب مُغلقة من قبل لجنة اليانصيب.
    Kanalımıza elden teslim edilen bir mektup dün gece Philadelphia polisine teslim edildi. Open Subtitles شرطة فيلادلفيا تم اعلامهم بوقت متأخر البارحة عن رسالة سلمت باليد لهذه المحطة الاخبارية
    Eşyalarımı istediğimde elden teslim etmeni kastetmemiştim. Open Subtitles عندما سألت عن أشيائي لم أقصد تسليمها باليد
    Benimle tekrar zıtlaşın da ilk elden tadına bakın. Open Subtitles حسناً , قفا في طريقي ثانية وستجربان الإطاحة شخصياً
    Vergi iadelerini elden vermek istedim. Open Subtitles حسنا، اردت توصيل أستراد الضرائب خاصة بكِ، شخصياً
    Konseyin ilk seçimi yapmasını ve elden teslim etmesini sağla. Open Subtitles تأكدى أن يكون الخيار الأول للمجلس وقومى بالتوصيل شخصياً
    Planım yemeğe erken başlayıp, Jimmy'nin istemediği silahları elden çıkartmaktı. Open Subtitles خطتي كانت أن أبدأ العشاء مبكراً كي نستطيع التخلص من الأسلحة التي لم يردها جيمي
    Planım yemeğe erken başlayıp, Jimmy'nin istemediği silahları elden çıkartmaktı. Open Subtitles خطتي كانت أن أبدأ العشاء مبكراً كي نستطيع التخلص من الأسلحة التي لم يردها جيمي
    Düşündüm ki... Görüntümü elden geçirmeme yardımcı olabilirsin. Open Subtitles فكرت أن تساعدني في ترميم صورتي
    İçimizde inanılmaz bir hafıza kapasitesinin gizli olduğunu birinci elden öğrendim. gizli olduğunu birinci elden öğrendim. Ama eğer hatırlamaya değer TED تعلمت مباشرة أن هناك قدرات مهولة للذاكرة كامنة في كل منا ولكن إذا أردت أن تعيش حياة مليئة بالذاكرة
    Pişman olursun. Sen rezil bir yalancısın, elden Ballard! Open Subtitles أنت كاذب يا إيلدن بالدر
    Bizim için hayati öneme sahip bir şeye sahip olduğunu ama sadece elden verebileceğini söyledi. Open Subtitles يقول أن لديه شيئًا حيويًا جدًا لنا لكن يُمكنه إعطاؤنا هذا شخصيًا فقط
    Sonra da üçüncü bir kişi aracılığıyla fiyat belirleyip tek seferde elden çıkaracağız. Open Subtitles بعد ذلك سنقوم بتسعيرها بإستخدام طرف ثالث و سنقوم ببيعها كلها بوقت واحد
    Hae Won Okullarını o kadar kolayca elden çıkarmaz. Open Subtitles مدرسة هاي وون لن يتمّ تسليمها لك هكذا بسهولة
    Ama önce malları elden çıkarabileceğimizden emin olalım. Open Subtitles ولكن أولاً علينا التأكد من إمكانية تصريف البضاعة
    su kadin ikimizin hayat boyu düsünemeyecegi kadar seyi elden geçirir. Open Subtitles تستطيع تلك المرأة تحليلَ معلوماتٍ في ساعة أكثر ممّا نحلّله كلتانا في حياتنا
    Yazarın balina avına ilk elden aşinalığı, Ishmael'in canlı açıklamalarında defalarca belirtilmiştir. TED ألفة الكاتب المباشرة مع الحيتان واضحة مراراً وتكراراً في وصف اسماعيل الحيّ.
    Saçmalık bu, elden. Bürokrasi saçmalığı sadece ve sen de bunu biliyorsun. Open Subtitles هذا هراء يا (آلدين) هذا هراء معتاد وانت تعلم ذالك
    Diyor ki Steve Madden kendi payini elden çikarmaya baslamis. Open Subtitles - إنه يفعلها - يقول أن ستيف مادن يبيع الاسهم
    ... ya da elden teslim edebilirim. Open Subtitles أو أستطيع تسليمها يدويًا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more