Etrafında uçuşan elektronlar ile içinde proton ve nötronların bulunduğu, kuarklardan oluşmuş parçacıklar. | Open Subtitles | بالدوران حول الخارج كان هناك الإلكترونات, وبالداخل البروتونات والنيترونات التى صُنِعت من الكواركس. |
Zemin kat çekirdeğin yaşadığı yerdi, elektronlar üst katlara yerleşmişti. | Open Subtitles | تسكن النواة في الطابق الأرضي بينما تشغل الإلكترونات الطوابق الأعلى |
elektronlar dışarıdaki gerçek dünyaya giderler, cihazlarımızı çalıştırırlar. | TED | تعمل الإلكترونات في العالم الحقيقي هنا، لتشغيل أجهزتنا. |
Protonlarla nötronlar çekirdeğin içinde bulunmaktadır ve atomun neredeyse tüm kütlesini oluşturmaktadırlar. Ta kenarda elektronlar bulunur. | TED | البروتونات والنيوترونات تعيش داخل النواة، وتحوي كل كتلة الذرة تقريبا. وعلى الحافة بعيدا توجد الإلكترونات. |
Ama elektronlar ışık hızında dönerken x ışınları ortaya çıkarıyorlar. | TED | ولكن عند انتقال الالكترونات في سرعة الضوء، تعكس أشعة اكس. |
Ve bu elektronlar akarken, birbirleriyle çarpışırlar ve bu çarpışmalarla bir miktar enerjilerini kaybederler. | TED | و هذه الالكترونات و بينما تتدفق، تصطدم بالذرات، و في هذه التصادمات تخسر الإلكترونات كمّاً معيناً من الطاقة. |
elektronlar bir tür tüy yığınında kaybolurlar ve yalnızca enerji kalır. | TED | تختفي الإلكترونات كالضباب ولا يبقى إلّا الطاقة. |
Elektron mikroskobu, nesneleri milyon kez büyüten görüntüler yaratan elektronlar ateşler. | TED | الميكروسكوب الإلكتروني يقوم بإطلاق الإلكترونات التي تشكل صورًا مكبرة بما يقارب المليون مرة من حجمها الحقيقي. |
Atomlar ya da elektronlar gibi küçük nesneler ise fizik deneyleri ile ölçülebilecek kadar büyük dalgaboyludurlar. | TED | الأشياء الصغيرة كالذرات أو الإلكترونات يُمكن أن يكون لها أطوال موجية كبيرة بما يكفي لقياسها في التجارب الفيزيائية |
İki atom yeterince yakınlaştığında, elektronların atomlardan birini seçmesi gerekmez; elektronlar paylaşılır. | TED | إذا قمت بتقريب ذرتين معًا، لن تحتاج الإلكترونات لاختيار ذرة واحدة فقط، لكن يتم مشاركتها بين الذرتين. |
Daha fazla atom eklendikçe elektronlar daha fazla yayılarak, aynı anda çok fazla sayıda atom tarafından paylaşılırlar. | TED | وبإضافة مزيد من الذرات، ستنتشر الإلكترونات بشكل أكبر، ويتم مشاركتها بين عدد كبير من الذرات في نفس الوقت. |
Eğer bu elektronlar ile daha yüksek enerjilere çıkabilirseniz, mesela, bu tüpten yaklaşık 1.000 kat daha fazla, burada üretilen X ışınları insan hücrelerini öldürebilecek kadar iyonlaştırıcı radyasyon yayabilir. | TED | إذا كان يمكنك الوصول بهذه الإلكترونات إلى طاقة أعلى، حوالي ألف مرة أعلى من هذا الأنبوب، فالأشعة السينية التي ستُنتِجُها يمكنها أن تولّد بالفعل إشعاع مؤيّن كاف لقتل خلايا الإنسان. |
elektronlar, elektromanyetizma yoluyla atomun çekirdeğine bağlanırlar. | TED | ترتبط الإلكترونات بنواة الذرة عبر الكهرومغناطيسية، |
elektronlar tozun içine girer ve ona yapışırlar, onu eksi yüklü hale getirirler. | TED | وتتوجه الإلكترونات إلى الغبار وتلتصق بها، ممّا يجعلها ذات شحنة سالبة. |
bu dolanan elektronlar belirli bir yörüngede olur. | TED | الإلكترونات ، بإمكانها أن تكون في مستويات محددة فقط |
Günümüzde iyi bilinen, proton ve nötronların oluşturduğu çekirdek ve etrafındaki yörüngelerdeki elektronlar. | Open Subtitles | النواة المألوفة الاّن من البروتونات والنيترونات تدور حولها الإلكترونات |
Her atom, maddenin daha küçük parçacıkları olan, yörüngede elektronlar ile çekirdekte proton ve nötronlardan; | Open Subtitles | من قطع أصغر من المادة, الإلكترونات تدور حول نواة مصنوعة من بروتونات ونيترونات, |
Bir gazı yeterince yüksek sıcaklığa maruz bırakırsanız atomlardan dökülen elektronlar bu karışımda yüzmeye başlar. | Open Subtitles | عندما تسخن الغازات إلى درجات حرارة مرتفعة للغاية تتشتت الإلكترونات عن الذرات وتنتشر بالأنحاء كالغبار |
elektronlar kabloda balın yayılması hızında hareket eder diyorlar. | TED | تتحرك الالكترونات عشوائياً بالسلك, وبسرعة صب العسل تقريباً كما يقولون. |
Atomların arasındaki bu bağlar elektronlar sayesinde oluşur. | TED | الآن، هذه الروابط التي بين الذرات، مصنوعة من إلكترونات. |
elektronlar ayni zamanda iki ayri sey olabilir ve... iki ayri yerde bulanabilirler, demekki Neden ve Etki komik. | Open Subtitles | الإلكترون يمكنه أن يكون شيئين مختلفين، وفي مكانين مختلفين، في نفس الوقت، إذن فنظرية السبب والنتيجة خاطئة. |
Bak, saf ölümlülerin, yücelmenin gizemi diyecekleri süreç aslında bilimsel bir süreç, sadece protonlar ve elektronlar. | Open Subtitles | انظر ، ما من شأنه أن يجعل البشر يشير إليها على أنها سر الإرتقاء هو في الواقع مجرد عملية علمية انها مجرد بروتونات و الكترونات... بروتونات و الكترونات |