| - Eğer bu dünyada yavrucuklar emniyette olamaz ise, kimler olabilir ki? | Open Subtitles | إن لم تكن الجراء ستعيش بأمان في هذا العالم، فمن منا سيفعل؟ |
| Ve sokaklarda asla emniyette olamayız. Askerlerle birlikte güvende oluruz. | Open Subtitles | لن نشعر بالامان فى هذه المدينة، الجنود قد يبقوننا بأمان |
| O küçük kızın emniyette olması için canını feda etti. | Open Subtitles | لقد دفع حياته مقابل أن يعرف أن الفتاة ستكون بأمان |
| Pekala, şimdi biraz uyuyun. Hepiniz! Gece, burada emniyette olacaksınız. | Open Subtitles | حسناً، والآن لتخلدوا إلى النومِ جميعاً ستكونون بمأمن هنا الليلة |
| Sevgili Madam, nişanlınız emniyette Kutsal Rahibelerle birlikte. | Open Subtitles | سيدتي، خطيبك في أمان برفقة أخوات القربان المقدس |
| Sadece ben yanındayken kendini daha emniyette hisseder diye düşünüyorum. Tamam. | Open Subtitles | حسناً ، أعتقد أنه سيشعر بالأمان أكثر عندما أكون قريبةً منه |
| Pazartesiye kadar mahkemeye çıkartılmayacak, o zamana kadar emniyette olur, tamam mı? | Open Subtitles | لن يتم إستدعاءه حتى يوم الأثنين حسناً، أسيكون بأمان حتى ذلك الحين؟ |
| Ama eğer onu bir yere saklayıp... emniyette olduğunu düşündüğümüze inandırırsak-- | Open Subtitles | ولكن لو فهم بإعتقادنا إنها مخبأة بأمان فى مكان ما |
| McCoy. Kadın ve çocuklar emniyette oluncaya kadar harekata başlamıyoruz. | Open Subtitles | ماكوي، لا أحد يتحرك حتى يكون جميع النساء والأطفال بأمان! |
| - Burada emniyette olursunuz. Kızı alıp buraya getireceğim. - Seninle geleyim. | Open Subtitles | أنتم يا رفاق يجب أن تكونوا بأمان , سأجلبها سآتي معك |
| emniyette olmak için kitapların hepsini yaktık ama bunu sakladım. | Open Subtitles | لقد تخلّصنا من جميع كتبه لكي نكون بأمان فقط، لكنني أبقيت هذا |
| "Gariban" bölümüne transfer edebilirdi. Orada emniyette olurdu. | Open Subtitles | كان يمكن أن ينقل الفتى للعزل الآمن كان سيكون بأمان |
| emniyette olacağınızı bileceğim tek yer burası. | Open Subtitles | هذا المكان الوحيد الذي اعلم انك ستكونين فيه بأمان |
| emniyette olmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | بهذه الطريقة فقط ستكون فيها بمأمن |
| Karını gördüm. Evde, emniyette. | Open Subtitles | .لقد رأيتها إنها بمأمن في المنزل |
| Orada emniyette oluruz. | Open Subtitles | سنكون بمأمن هناك. |
| Bildiğiniz gibi, rehineler artık emniyette. | Open Subtitles | انا مطمئن الآن الى ان الرهائن اصبحوا في أمان |
| Şu anda emniyette fakat en kısa sürede yerine başkasını geçirmeliyiz. | Open Subtitles | رغم أنه فى أمان علينا إستبداله فى أقرب فرصة ممكنه |
| Birlikteyken kendimizi emniyette hissettiğimizde, doğal tepkimiz güven ve işbirliğiydi. | TED | وحين أحسسنا بالأمان مع بعضنا، كانت النتيجة الطبيعية عبارة عن الثقة والتعاون |
| Senin dosyanı bulacaklar. Burada emniyette değilsin. | Open Subtitles | إن اكتشفوا سجلك لن يكون المكان آمناً لك. |
| O özgür olduğu sürece sen emniyette değilsin. | Open Subtitles | لن تكوني آمنةً ما دامت حرّة |
| Tanrım onları acıdan koru ve senin ellerinde emniyette olsunlar. | Open Subtitles | يا إلهي، نجهم من المعاناة، واحفظهم آمنين .بين |
| Birisinin emniyette hissettiğini duyduğumda, ben de mutlu oluyorum. | Open Subtitles | عندما احصل على كلمة تفيد بان شخصاما آويته اصبح بامان بعدها اكون سعيدة |
| Bu uzak gelecekteki dünyaların üzerinde bulunan tüm yaşam emniyette olacaktır .ama milyar yıl uzunluğunda, muhteşem bir ışık gösterisine yarım trilyon yıldızın dansına tanıklık edecektir. | Open Subtitles | أي حياة على تلك العوالم المستقبلية البعيدة ينبغي أن تكون في مأمن لكنها ستتعامل مع عرض أضواء مدهش بطول مليار سنة ضوئية |
| Valflar emniyette. Seviye sıfır. | Open Subtitles | تم تأمين صمامات الهيكل قراءة كلا من المستويين صفر |