"emsal" - Translation from Turkish to Arabic

    • سابقة
        
    • سوابق
        
    • السوابق
        
    • عبرة
        
    • مثالاً
        
    • سابقه
        
    • مثالا رادعا
        
    • سابِقَة
        
    Fakat bu maddenin ihlali daha önce hiç olmadığından mahkemeye karar verirken örnek olacak bir emsal bulunmamaktadır. Open Subtitles و لكن بما أنه لم يكن هناك انتهاك سابق لهذا النظام الأساسى ليس هناك سابقة للإسترشاد بها فى المنصة لتصدر الحكم
    Önemli olan şey, bu karar bir emsal teşkil edecek. Open Subtitles الشيء المهم أن هذا الحكم سيؤسس سابقة مهمة
    Yasal emsal olsa da olmasa da anlatacak bir hikayesi var. Open Subtitles سواء كانت هناك سابقة قانونية ام لا ، فلديه الكثير ليكتب عنه
    Zaman yolculuğu için bir emsal yok o yüzden kesinlikle çalacağımı söylemezdim. Open Subtitles حسنا , ليس هناك سوابق قانونيه للسفر عبر الزمن . لذلك بالضبط لن اقول عنها سرقه
    Bu emsal davalarına da bir bakmalısın. Open Subtitles يمكنك النظر في هذه السوابق من قاعدة البيانات القانونية
    Bu kutularda, sekiz senelik temyiz davası dosyası var. Lincoln'ın idamını geciktirmemize yardım edecek bir emsal varsa, buluruz. Open Subtitles هذه الصناديق تحتوي على أوراق سبع سنوات من العمل في الجرائم إن كانت هناك سابقة في مكان ما
    Bilimde hiç bir yerde buna bir emsal yoktu. Open Subtitles لم تكن هناك سابقة من هذا النوع في أي مكان آخر في العلم
    Bir emsal oluşturulduktan sonra hükümetin bir adamın çalışma yerini ve yöntemlerini belirleyebileceğini göreceksiniz. Open Subtitles كلنا يمكن أن نرى ماذا يحدث عندما أسست سابقة ذلك يمكن للحكومة أن تقرر
    Hemen kafamdan en az yedi emsal davası sayabilirim. Open Subtitles .يمكننى الإستشهاد بسبع حالات سابقة من ذاكرتى
    Çok yaratıcı. emsal bir dava var mı? Open Subtitles خلاق جداً , أفترض بأنه كانت هناك حوادث سابقة مشابهة
    Böylece elimizde emsal teşkil edecek bir vakamız olmuştu. Open Subtitles وبهذه البساطة، تمكّنا من الحصول على سابقة قضائية خاصّة بنا.
    Ve kolayca emsal dava oluşmuştu. Open Subtitles وبهذه البساطة، تمكّنا من الحصول على سابقة قضائية خاصّة بنا.
    Bu karar yıllarca emsal teşkil edebilir, belki de on yılda bir gelir. Open Subtitles الحكم في هذه القضية قد يكون سابقة لسنوات أو ربما عقود قادمة
    Kalinda otel görevlisini tanık olarak ayarla, ...biz de soruşturmada kabul ettirebileceğimiz bir emsal arayalım. Open Subtitles كاليندا، حاولي احضار موظف النُزل كشاهد وسوف نبحث عن قضية سابقة كي نجعله يقبل إدخال الشهادة في التحقيق
    Ve 23 yıllık kariyeri boyunca bir çok defa şahit olduğu gibi yasama şiddetli biçimde ayrıştığında yüzyıllar boyunca emsal teşkil edecek olan teamülleri oluşturan kişiydi. Open Subtitles وعندما انقسمت المحكمة بقوة كما حدث عدة مرات خلال توليه منصبه لـ23 عاماً أحدث صوته الحاسم سوابق قانونية ستبقى لقرون
    (Kyle Bodwyl) Adını hayır vardır Herhangi eksikliği veya garantiler veya emsal Open Subtitles اسمه (كايل بودويل)، ليس لديه أي نقص، أو ضمانات، أو سوابق
    Tam bir huysuz kocakarıdır ama asla emsal teşkil eden olayları reddetmez. Open Subtitles إنها امرأة عنيدة ولكنها لا تتجاهل السوابق أبداً
    Yakın zamanda birkaç hırsızlık olayı yaşadık ve patronum birisini emsal teşkil eder hâle getirmemi istedi. Open Subtitles واجهنا مشاكل مع حالات السرقة مؤخراً وقال مديري أن عليّ أن أجعل من شخص ما عبرة.
    Kendini baskı altında hissetme. Demek istediğim, bunu bir emsal olsun diye veya halkı ya da bizi ya da derneği hayal kırıklığına uğratmayayım diye yapma. Open Subtitles لا تشعر بالضغط, اي لا تفعلها لكي تكون مثالاً أو لكي لا تخيب الرأي العام أو نحن
    Hükümdarları öldürmenin emsal teşkil etmesinin önemli olduğunu kendi ağzınla söylemiştin. Open Subtitles انت بنفسك قلتي بانها لن تكون سابقه ان تقتل ملكه
    Josselin Beaumont, cezanızla bir emsal oluşturmam gerekeceğinin farkında mısınız? Open Subtitles هل أنت على علم جوسلين بومون ان عقابك سيكون مثالا رادعا
    Bir yargıç bu şekilde karar veremezse emsal olabilecek bir olay nasıl oluşur? Open Subtitles كيفَ تُصبحً السابِقَة سابِقَة ما لَم يُقرُها قاضٍ ما؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more