"engelliyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • يحجب
        
    • تمنع
        
    • تحجب
        
    • يمنعك
        
    • يوقف
        
    • تعيق
        
    • يعيق
        
    • يمنعني
        
    • يمنعه
        
    • تعوق
        
    • تمنعنا
        
    • تمنعها من
        
    • تنغلق
        
    • يشوش
        
    • يسد
        
    Burada olduğumuzu bilmiyor. Enkaz taramasını engelliyor. Open Subtitles إنها لا تعرف أننا هنا الغبار يحجب ماسحهم
    Ve dişçiklerdeki bu örüntü, bu örüntünün mimarisi, bakterinin inmesini ve yapışmasını engelliyor. TED و هندسة هذا النمط، أن على جلده أسنان صغيرة تمنع الجراثيم من البقاء.
    Akciğer atardamarına kurşun denk gelmiş. Sol ciğerden gelen kan akışının çoğunu engelliyor. Open Subtitles توجد رصاصة في فرع شريانه الرئوي تحجب أغلب الدم المتدفق من الرئة اليسرى
    Maalesef seni bu yurt odasına getiren şey aynı zamanda bu makineyi idare etmeni ya da bir parçası olmanı da engelliyor. Open Subtitles للأسف , فإن الشيء الذي دفعك لهذه الغرفه هو مايمكن ان يمنعك من تشغيل هذا الجهاز بشكل صحيح
    Tanrinin sana verdigi beyni kullanmani engelliyor. Open Subtitles غضبك يوقف كل ما بداخل هذا الدماغ الذي أمن الله له عليك
    Işık hızından daha yavaş giden her şeyin girişini engelliyor. Open Subtitles تعيق دخول أي شيء يسير بسرعة اقل من سرعة الضوء
    Bak, rakun, o taktığın maske görmeni engelliyor olabilir ama farketmediysen söyleyeyim, ben bir kokarcayım. Dış görünüş olarak belki. Open Subtitles أنظر ياراكون ربما ذلك القناع الذى ترتديه يعيق رؤيتك لكن ولكنك لو لاحظت أنا ظربان
    İhtiyacım olan tüm kodları biliyorum ama dışardan birisi girmemi engelliyor. Open Subtitles لكن ثمّة أحد من الخارج يمنعني من دخول قبو الطابق الفرعيّ.
    Pıhtı beyninin kolunu kontrol eden bölgesine kan gitmesini engelliyor. Open Subtitles الراسب يحجب تدفق الدم للجزء الذي يتحكم بذراعك
    Ultrasondan görüntü almayı engelliyor. Open Subtitles لديها الكثير من الهواء في الأنسجة اللينة إنه يحجب الأشعة الفوق السمعية
    Bu yorgan gürültünün duyulmasını oldukça engelliyor bunu Bose'da satabilirler. Open Subtitles هذا اللحاف يحجب الكثير من الضوضاء "عليهم بيعه في "بوس
    Dolayısıyla, vücudun, normal çalışırken anjiogenezi dengelemeye çalışması kan damarlarının kanserleri beslemesini engelliyor. TED إذن فقدرة الجسم على موازنة تولد الأوعية, و عندما تعمل بصورة صحيحة, فإنها تمنع الأوعية الدموية من تغذية الورم.
    Devlet, işçilerin üniversite okumasını engelliyor. Open Subtitles الدولة تمنع العمال من الإلتحاق بالجامعات حقا؟
    Bu orman büyüdükçe, güneş ışığını engelliyor. TED بينما تنمو هذه الغابة فهي تحجب ضوء الشمس.
    Ama bazı yerlerde... ağaçlar ve binalar görüşü engelliyor. Open Subtitles .. و لكن في بعض الأماكن هناك أشجار أو مباني تحجب الرؤية
    Susan, sahip olduğun potansiyeli görmeni engelliyor. Open Subtitles سوزان هي ما يمنعك من رؤية قدرتك الحقيقية
    Bu öfken Tanrının sana verdigi beyni kullanmanı engelliyor. Open Subtitles غضبك يوقف كل ما بداخل هذا الدماغ الذي أمن الله له عليك
    Ve sanada çok nazikçe gitmen söylendi Mahkemenin girişini engelliyor Open Subtitles المطلوب منكِ أن تحركيها إنها تعيق مدخل المحكمة
    Doktorlar dün ona açık olarak söylediler, ağrı kesici almayarak kendi tedavisini engelliyor. Open Subtitles الأطباءأخبروهالبارحةبوضوح, لولميتناولمسكناتللألام, فهو يعيق شفائه هكذا
    Hayır, ancak güvensizlik duygusu aşkımı doyasıya yaşamamı engelliyor. Open Subtitles لا شيئ سوى ذلك الشك البغيض الذي يمنعني من الاستمتاع بحبّي
    Ama hastalığı ne gördüğünü anlatmasını engelliyor. Open Subtitles لكنه مصاب بالخرف هو يمنعه من أن ينقل ما شاهده.
    Kahretsin ! Hat bir türlü düşmüyor. Dağlar sinyali engelliyor olmalı. Open Subtitles تبا ، ما زال ليس هناك إتصال لا بد و أن الجبال تعوق الإشارة
    Maalesef, lig kuralları hâlen bir kontratın olması sebebiyle sana teklif yapmamızı engelliyor. Open Subtitles للأسف تمنعنا قوانين الدوري من تقديم عرض لك بينما لا تزال ملتزماً بعقد.
    Belki programı onun insandan başka bir şey olduğunu kabullenmesini engelliyor. Open Subtitles ربما برمجتها تمنعها من الإعتراف أنها أي شيء غير البشر
    Hatta biri kendinizi tamamen engelliyor olmanız ve Bay Deutsch'un parasının üçte birini boşa harcadığı. Open Subtitles انا مدرك كل شئ وأحد هذه الأشياء انك تنغلق على نفسك تماما وشئ أخر ان من الواضح ان مستر دويتش ضيع ثلث ماله
    Ölmüşken bile ona karşı olan bağlılığın doğru kararı vermeni engelliyor. Open Subtitles وحتّى بعد موتها، فإنّ إخلاصك لها يشوش حكمك.
    Bir şey sinyali engelliyor. Bu iyi değil. Open Subtitles هناك شئ ما يسد الاشارة ليس جيد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more