| Elbette esaret altında, yumurtadan iribaşa -- ve daha sonra kurbağaya dönüşecekler. | TED | لذلك سوف تربى في الأسر بطبيعة الحال ، من البيض للشراغف وما بعده الى الضفادع. |
| esaret altında doğan hiçbir kambur balina yavrusu hayatta kalamadı. | Open Subtitles | لنقل أنه لا حيتان حُدْب وُلِدَت في الأسر بقت على قيد الحياة على الإطلاق. |
| Yunusları doğal ortamlarından ayırıp, ...esaret altında tutabilirsiniz. | Open Subtitles | نحنُ نصطاد هذه الدلافين من البرّية ونزجّ بهم في الأسر |
| esaret altında yaşamak kolay değil, değil mi arkadaşım? | Open Subtitles | العيش في الأسر ليس بالأمر الهين, أليس كذلك يا صديقي؟ |
| Ortakyaşamlarımız burada, esaret altında üretildiler. | Open Subtitles | كل متكافلينا تم توالدهم هنا في الأسر |
| Cesaretin ne demek olduğunu esaret altında yedi gün geçirene kadar bilmiyordum. | Open Subtitles | أنا لم أعرف معنى كلمة الشجاعة حتى مررت بسبعة أيام مؤلمة ...في الأسر... |
| Ejderhalar esaret altında mutlu olmaz. | Open Subtitles | التنانين لا تفعل هذا وهي في الأسر |
| Ejderhalar esaret altında mutlu olmaz. | Open Subtitles | التنانين لا تبلي حسناً في الأسر |
| Yani hala esaret altında yaşıyorsa. | Open Subtitles | وهذا هو، إذا كان لا يزال في الأسر. |