| Bir arada yatalım. Vücutlarımız bizi sıcak tutacak. Aynı Eskimolar gibi. | Open Subtitles | ، أجسادنا ستبقينا دافئين تماماً مثل الإسكيمو |
| Eskimolar'ın yaşlılarına ne yaptıklarını biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم ماذا يفعل شعب الإسكيمو بأهلهم العجائز؟ |
| Cin martini, dolu ve tek zeytin, soğuk sever, Eskimolar gibi. | Open Subtitles | الذى يشرب المارتينى و بها زيتونة, و يحبها فترة كأنه من الإسكيمو. |
| Bu kitabı okuyan herkes borealis gökkuşağı veya Eskimolar hakkında birçok şey öğrenebilir. | Open Subtitles | من هذا أي شخص يستطيع التعلم عن الشفق القطبي وشعب الاسكيمو |
| Eskimolar gibi yapalım ve vücut ısımızı birleştirelim. | Open Subtitles | اذا فعنا مثل الاسكيمو و وحدنا حرارة اجسادنا |
| Bunu bilmiyor muydunuz, Sayın Hakim? Almanya'yı Eskimolar istila etti ve yönetti. | Open Subtitles | لقد غزا شعب الأسكيمو ألمانيـا وفرضوا السيطرة عليها |
| Eskimolar beş para etmez! Bir gün birine sakso çekmesi için para ödemiştim. | Open Subtitles | إنهم بارعون في لا شيء دفعت مقابل جنس فموي يوماً |
| Bence Eskimolar'ın yaptığı gibi yapmalıyız. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجب أن نفعل ما يفعلوه الإسكيمو: |
| Osuruk hastası Eskimolar. Prensesi onların kaçırdığından eminim. | Open Subtitles | الإسكيمو أهل الطقاع حتماً هم خاطفي الأميرة |
| Örneğin onurlu Eskimolar, kendilerini bir buzun üstünde sürüklenmeye bırakırlar. | Open Subtitles | الإسكيمو النبيل يحدد لنفسه هائمة على جبل جليدي |
| İster inanın, ister inanmayın, bunu dünyanın dört bir yanındaki pek çok dilde yaparsınız, Eskimolar gibi. | TED | صدّق أو لا تصدّق أنتَ تفعل ذلك في العديدِ من اللغات حول العالم، مثل لغة الإسكيمو . |
| Eskimolar, ölsen bile asla gerçekten ölmediğine inanırlar. | Open Subtitles | شعب الإسكيمو يؤمنون أنه حتـّى إذا مُـتـّي... لن تكوني... ... |
| Eskimolar her şeyi yürütmüşler. | Open Subtitles | يبدو أن سكان "الإسكيمو" قد سلبوكم كل شيء |
| Endişelenme. Eskimolar'ın iyi olduğu bir şey varsa, o da iz bulmaktır. | Open Subtitles | الإسكيمو بارعون في إقتفاء الأثر |
| Buzdan evlerinde yaşayan minik Eskimolar var ve onları aslanlar yiyor bu da içimi parçalıyor. | Open Subtitles | و صغار الاسكيمو الذين يعيشون داخل مكعبات ثلجية و تأكلهم الاسود و هم فعلا يشعرون بالحزن |
| Örneğin, onların Eskimolar'ın su yollarını gizlice kirlettiklerini düşünüyoruz. | Open Subtitles | على سبيل المثال, نحن نظن أنهم يخططون بسرية لتلويث مجرى مياه الاسكيمو |
| Gerçi Eskimolar bir tür yunus olan orkaları avlıyor. | Open Subtitles | على الرغم من ان الاسكيمو اصطادوا الاوركس، و هو نوع من انواع الدلافين |
| Eskimolar balinaların etrafında bir koruma üçgeni oluşturdu. | Open Subtitles | الاسكيمو أقاموا مثلثا وقائيا حول الحيتان |
| Demek o yüzden Eskimolar'da rodeo yok. | Open Subtitles | فلذلك سكان الأسكيمو ليس لديهم مباريات الثيران |
| Benim insanlarım, Eskimolar... binlerce sene burada yaşadılar. | Open Subtitles | "قومي, الأسكيمو" "قد عاشوا هنا لآلاف السنين." |