"etkilemesine" - Translation from Turkish to Arabic

• يؤثر
• تؤثر
• يؤثّر
• الأ
• تأثر
• تؤثّر
• ينال
• يؤثرُ
• يأثر
• يأخذ افضل

Bu aptalca ya. Yataktaki performansımın Sam'in notlarını etkilemesine imkân yok.
لن يكون هناك أي طريقة بأن يؤثر أدائي على درجات سام

Ah, Tanrım. Söylediğim birşeyin seni bu kadar etkilemesine izin mi vereceksin?
يا إلهى, شئ قلته, هل ستجعل هذا يؤثر بكَ ؟

Zayıf, insan tarafının karar verme yeteneğini etkilemesine izin verdin.
لقد تركت جانبك البشري يؤثر على قراراتك الصائبة

Turistler için çalıyorlar ama beni bu kadar etkilemesine hep şaşıyorum.
من أجل السياح ولكن دائما ما يفاجئنى أنها تؤثر فى وتحركنى

Cinsel arzularımın iş konusunda beni etkilemesine izin vermem hiç.
لا أسمح أبداً بالرغبة الجنسيه أن تؤثر في قرار للعمل

Bunların seni etkilemesine izin vermemelisin.
جيد ام سئ, لا تدع ما يقوله الناس يؤثر بك

Yeni bir çocuğun onu etkilemesine, gereksinimlerinden alıkoymasına ihtiyacım yok.
لا أريد أن يؤثر عليها فتى جديد و يشغلها عن مصالحها

Ve ben de geçen seneki pozisyonundaki düşüşünün başkan yardımcısı olursan görevini etkilemesine izin vermeyeceğim.
و لنّ أدع هبوطكِ الوظيفيّ منالعامالسابق.. يؤثر على العمل الّذي أؤديه لكِ لو أصبحتَ نائب المدير.

Evet, emin olmak için aradım bu beni etkilemesine imkan yok. Bu kararımı etkilemeyecek ve gelecekte sınıfınıza herhangi bir özel muamele yapılmayacaktır.
نعم ، فقط لأكون واضحة بشأن ذلك لن يؤثر هذا على قراري

Eğer bir ajanımın ölmesinin benim mesleki kararımı etkilemesine izin vereceğimi düşünüyorsan çok yanılıyorsun.
انت مخطأ بشده ان اعتقدت اني سأترك مقتل عميل واحد يؤثر على مسار عملي.

Geçmiş hayal kırıklığının kararlarını etkilemesine izin vermemelisin.
لا يمكنك أن تتركي خيبة أمل ماضيك يؤثر في حكمك

Ayrıca Greg ile aramızda olan şeylerin ilişkimizi etkilemesine izin vermedin bu küçücük şeyi ben de görmezden geleceğim.
يؤثر على صداقتنا وانا لن أدع هذا يؤثر عليه أيضاً

Kişisel geçmişinin, kararlarını etkilemesine izin vermemelisin.
يجب عليك ألّا تدعي تاريخك الشخصي يؤثر في اتخاذ قرارك

Kişisel şeylerin, fikrini etkilemesine izin vermemelisin.
لا تجعلي الامور الشخصية تؤثر على قرارك لا

Dışarıdaki hayatımın burayı etkilemesine engel olamıyorum.
أنا عاجزة عن منع حياتي الشخصية أن تؤثر على حياتي العمليّة

- Şimdi belli etmiyorsun ama Danny'yle aranda geçen ya da geçmeyen olayların işini etkilemesine izin vermemelisin.
هل طرح جبهة جيدة، و ولكن كل ما هو أو لا يدور بينك وبين داني، لا يمكن السماح لها تؤثر على عملك.

Bana bütün bu yaptıklarından sonra hala beni etkilemesine nasıl izin verdiğime inanamıyorum.
لا أصدّق أنّي لا أزال أتركه يؤثّر فيّ بعد كلّ ما جعلني أقاسيه

Bunun kararlarını etkilemesine izin verme.
حاول الأ تدع هذا يشتت تركيزك.

Bu trajik olayın beyninizi etkilemesine izin vermeyin delikanlı.
أيها الشاب، لا تدع هذه القضية المأساوية تأثر على عقلك.

Seni kışkırtmaya çalışıyor. Hislerinin yargı gücünü etkilemesine izin verme.
هوّني عليكِ، إنّها تؤثّر بكِ لا تدعي مشاعرك تضلّل حكمتك

Ama sizi etkilemesine izin vermeyin.
لا تدعوه ينال منكم

Davayı kazanmasını etkilemesine izin vereceğini gerçekten düşünüyor musun?
هل تعتقدُ حقاً بأنها ستدعُه يؤثرُ على طريقةَ تعامُلها مع القضية؟

üzgünüm ve bu bir bahane olamaz biliyorum ve yemin ederimki işimi etkilemesine izin vermeyeceğim.
أنا آسفة , حسناً , أنا أعرف بأن هذا مازال ليس عذراً وأقسم لكِ , بأنني لم أكن أنوي أن يأثر هذا على عملي

Bak, serserinin biri bana saldırdı. Bunun beni etkilemesine izin vermeyeceğim.
اسمع , هذا مجرد جبان اعتدى عليّ ولن ادعه يأخذ افضل ما عندي