| Beyin fonksiyonlarını muhafaza etmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | انها فرصتنا الوحيدة لإستعادة أنشطته الدماغية |
| Beyin fonksiyonlarını muhafaza etmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | انها فرصتنا الوحيدة لإستعادة أنشطته الدماغية |
| Bunun beni kabul etmenin tek yolu olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | وقلتِ أنها الوسيلة الوحيدة حتى تقبلين بعودتي |
| Bu oyuna devam etmenin tek yolu anladın mı? | Open Subtitles | إنها الوسيلة الوحيدة لممارسة هذه اللعبة، أتفهمني؟ |
| Çünkü böyle olması, beni görmeyi kabul etmenin tek yolu. | Open Subtitles | لأنني أدركتُ أنّها كانت الطريقة الوحيدة التي ستجعلكَ تراني بها |
| Sualtındaki davranışlarını ve rotalarını tespit etmenin tek yolu bu. Hazırladığımız haritalardan bazıları da şöyle. | TED | وهي الطريقة الوحيدة التي يمكن معرفة سلوكها وتحركاتها عندما تكون تحت الماء وهنا عدة خرائط انجزناها |
| Bu dünyada istediğini elde etmenin tek yolu canını dişine katıp çalışmak. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لتحقيق ما تريد هي بالعمل الشاق |
| Antimaddeyi yok etmenin tek yolu, maddedir. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لتدمير كيان لا مادي هي بكيان مادي. |
| Kabalıkla baş etmenin tek yolu onu devam ettirmektir. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للتعامل مع الغوغاء أن تترفع عن مستواهم |
| Onu mutlu etmenin tek yolu buydu. | Open Subtitles | كانت الوسيلة الوحيدة لجعله سعيدا |
| ülkedeki istikrarı garanti etmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | هي الوسيلة الوحيدة لضمان إستقرار البلاد |
| Ama o zamana dönersek, birbirlerine yardım etmenin tek yolu buydu. | Open Subtitles | ووقتها... كانت الوسيلة الوحيدة ليعين بعضهما الآخر. |
| İstediğin şeyi elde etmenin tek yolu... | Open Subtitles | إن الطريقة الوحيدة التي ستحصل على ما تريده هي |
| Korkarım, onu tatmin etmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | أخشى أن هذه هي الطريقة الوحيدة التي ترضيها |
| Ve bunu berbat etmenin tek yolu senin buraya gelmemen. | Open Subtitles | و الطريقة الوحيدة التي يمكن أن تجعل الأمر أسوأ هو ألا تأتي على الإطلاق |
| Kaybı telafi etmenin tek yolu Rosalee'yi sağ yakalayıp ödülü almak. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لتحقيق توازن الميزانية هي بإمساك (روزلي) حية وقبض مكافأتها |
| DNA'yı yok etmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | انها الطريقة الوحيدة لتدمير الحمض النووي |
| DNA'yı yok etmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | انها الطريقة الوحيدة لتدمير الحمض النووي |
| Ama bana şunu çok iyi öğretti korkularımızla baş etmenin tek yolu onlarla yüzleşmek onları zorla sürükleyerek karanlığın dışına çıkarmak ve ve yok etmektir. | Open Subtitles | ولكنه علمني شيئاً واحداً .. الطريقة الوحيدة للتعامل مع مخاوفك هي أن نواجهها |
| Bak, bu deli kızla baş etmenin tek yolu, büyük bir yalan söyleyip hızlıca sıvışmak. | Open Subtitles | أسمع , الطريقة الوحيدة للتعامل مع نساء مجنونات |