"etmez" - Translation from Turkish to Arabic

    • هذا لا
        
    • القيمة
        
    • لن يفعل
        
    • انه لا
        
    • يشكل
        
    • لا يهم
        
    • يمانع
        
    • لا تساوي
        
    • لا أُبالي
        
    • لا يهتمون
        
    • لا يقوم
        
    • لا يساوي
        
    • ذلك غير
        
    • يهُم
        
    • يرضى
        
    Miles Jackson sevgilini kaçırdı ama bu beni alakadar etmez Open Subtitles حقيقة أن مايلز جاكسون يختطف صديقتك هذا لا يثير اهتمامي
    Fark etmez. Para basmak için pres makinesini tekrar yapmak zorundalar. Open Subtitles هذا لا يهم, كان باستطاعتهم إعادة تصنيعها لكي يقومون بطباعة الأموال
    Fabrikaya beş para etmez demen çok tuhaf, çünkü sana söylemem gereken bir şey vardı... Open Subtitles مضحك أنك تقول أنه عديم القيمة .. لأنههناكشيء كان يجب أنأُخبركبهمنقبل.
    Tabii, bazı insanlar her şeyi berbat eder, bazılarıysa etmez. Open Subtitles بالطبع, بعض الناس سيخربون اي شيء ولكن بعضهم لن يفعل
    Çok komik, önü de arkası da aynı. O zaman muhtemelen fark etmez. Open Subtitles سخيف جداْ , الأمام والخلف متشابهان إذن من المحتمل انه لا يوجد فرق
    - etmez. - Hepsinin bir adı var değil mi? Open Subtitles ـ كلا، لا يشكل فرقًا ـ الجميع ينادوهم باسمائهم، صحيح؟
    Los Angeles'ta yapacak bir işim var. İş bitti mi, gerisi fark etmez. Open Subtitles لديَ شئ لأفعله في لوس أنجليس حالما يتم هذا الشئ , لا يهم
    Hiç fark etmez. Sivrisinek, aynı sivrisinek ve hastalık, aynı hastalıktır. Siz, risk altındasınız. TED هذا لا يهم حقًا. إنها نفس البعوضة وإنه نفس المرض. أنت في خطر.
    - 2,5 Dolar. - Bu tek bi yatak parası bile etmez. Open Subtitles حوالى دولاران ونصف هذا لا يكفى لسرير واحد
    Aslında hiç fark etmez. Dün gece iki at çalıp ortadan kayboldu gene. Open Subtitles حسنا, هذا لا يهم على أية حال, لقد سرقت جوادين واختفت مرة أخرى ليلة أمس
    Seni 10 dolar yüzünden asmaları umurumda değil. Benim için fark etmez. Open Subtitles لا يهمنى إذا كانوا سيعدموك من أجل 10 دولارات أو 10 سنتات , هذا لا يعطى أى فرق لى
    Merak ediyorum, Büyükbabam gibi müthiş bir adam nasıl senin gibi beş para etmez bir oğul ile hayatını tüketti. Open Subtitles كنت أتعجب كيف كان جدى رجل عظيم من الممكن ان ينتهى مع ابن عديم القيمة مثلك
    Şimdi ise sevgilimden ve bu beş para etmez kamyonetten başka hiçbir şeyim yok. Open Subtitles والآن لم يعد لديّ شي سوى حبيبي وهذه الشاحنة عديمة القيمة
    Sadece annemin ve ailesinin sevgisini kazanman gerek. Babam kabul etmez... Ama... Open Subtitles عليك أن تفوزي بأميّ وعائلتها، أبيّ لن يوافق، لكنّه لن يفعل شيئاً.
    Belki günahlarını affeder, belki de etmez biliyorsun. Open Subtitles ربّما يغفر لك خطاياك، كما تعلم و ربّما لن يفعل..
    Beş para etmez biri. Sana ve annene kötü davranıyor. Open Subtitles انه لا يحسب لاحد حسابا فهو غليظ عليك وعلى امك
    Savcı ne kadar batırsa da fark etmez, kesin gidiciler. Open Subtitles لن يشكل فرقاً إذا ثرثر النائب العام إنهم سيذهبون بعيداً
    Los Angeles'ta yapacak bir işim var. İş bitti mi, gerisi fark etmez. Open Subtitles لديَ شئ لأفعله في لوس أنجليس حالما يتم هذا الشئ , لا يهم
    - Açgözlülük ne demek? Bahisçiler kenarda birkaç dolar kazanmamıza laf etmez. Open Subtitles وكيل المراهنات لا يمانع إذا كسبنا مزيد من المال
    Para etmez. Saatim olmadan eve giremem. Open Subtitles لا تساوي شيئاً، لا يمكن أن أعد بيتي بدونها
    Annenin yatağına bile girmiş olsa banim için fark etmez. Open Subtitles ويُخبر أمي إلي أي مدى تحتاجني هذه الفرقة؟ أنا لا أُبالي إنّ كان جلسَ مع أُمكَ في سريرها
    - Ettim. Ama erkekler etmez. Böyle şeyleri hiç fark etmezler. Open Subtitles لاحظتها , لكن الرجال لا يفعلون إنهم لا يهتمون بهذه الإشياء أبداً
    Bir lider insanlarını kurtarmak için canını tehlikeye atar onların şeye en çok ihtiyaç duydukları zamanda terk etmez. Open Subtitles القائد سيخاطر بحياته لإنقاذ جماعته لا يقوم بهجرهم في وقت حاجتهم له
    Benimki $4 milyonun üzerinde para ediyor. Seninki dört etmez. Open Subtitles هذا يساوي 4 ملايين دولار محلك لا يساوي الا أربعه
    Kanun dışı, ama hakem olmadığı için fark etmez. Open Subtitles ذلك غير شرعيُ، لكن ليس هناك حكم لذا هو لا يَهْمُّ.
    - Fark etmez. Sadece kendimi ondan nasıl korurum onu öğrenmeliyim. Open Subtitles -هذا لا يهُم ، أريد أن أتعلم كيف أحمى نفسى منها
    Artık adalet zamanı, küçüğüm. Armand'ı çağırın. O buna müsaade etmez. Open Subtitles لقد حان وقت العدالة للنيل من هذه الصغيرة خذني الى أرماند إنه لن يرضى بذلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more