Arada bir karşına bir duvar çıkabilir, ama onun üstünden, etrafından yada içinden geçmek için bir yol bulmalısın. | TED | ربما سيواجهك جدار من حين الى اخر ولكن عليك ان تجد طريقة لتجاوزه .. الالتفاف حوله .. اختراقه |
Bu benim için yeteri kadar hızlı değildi, bu yüzden dönüş sinyalimi verdim ve onun etrafından yürüdüm ve yürürken, dönüp ne yaptığına baktım ve şöyle yapıyordu. | TED | حسنا, هذا لم يكن بالسرعة الكافية بالنسبة لي, فقمت باشارة الانعطاف, و مشيت حوله, و بينما أنا أمشي, نظرت لارى ماذا يفعل و قد كا يفعل الاني. |
- Eğer bu senin itinse, yolumdan çek onu. - etrafından dolaş. | Open Subtitles | ـ إذا كان هذا كلبك ، أبعده عن الطريق ـ لـُف من حوله |
Kayaya doğru akan suyu düşünürsek, su sadece etrafından akıp gidecek. | TED | إذا فكرنا عن الماء الذي يتدفق نحو صخرة، سوف يتدفق حولها. |
Bu, eğer milyarlarca yıl uğraşıp etrafından dolaşsaydınız, neye benzeyeceğinin görüntüsüdür, değil mi? | TED | هكذ، لو أمكنكم السفر حولها في بلايين الاعوام، ستبدو لكم، صحيح؟ |
Atölyesinin etrafından dolanan modelleri kaçırmak için saklanırdı. | Open Subtitles | اعتاد على التخفي لكي يتجنب العارضات اللاتي يحمن حول الاستوديو الخاص به |
Ama biz bu yoldan gitmeyeceğiz. Biz etrafından dolanacağız. | Open Subtitles | .ولكننا لن نذهب بهذا الأتجاه . سنلتف من حوله |
Göreceliği çiğneyemeyiz ama etrafından dolaşabiliriz. | Open Subtitles | أجل.. نحن لا يمكننا ، أن نكسر قانون النسبية و لكن ، يمكننا أن ندور من حوله |
Hanks'i yenmek istiyorsun. etrafından dolanmalı ve üstüne çıkmalısın. | Open Subtitles | ان اردت هزيمة هانكس يجب ان تلف من حوله للقمة |
Birilerini durdurmayı deneyebilir gibi görünüyor, ama arabalar etrafından geçip gidiyor. | Open Subtitles | يبدو أنه يحاول إجبار شخص ما ليتوقف، لكن السيارات تذهب من حوله |
Yani, ya burayı tırmandı ya da etrafından dolaşan bir yol buldu. | Open Subtitles | إما هو تسلق هذا الشيء , أو وجد طريقاً من حوله |
- Şunu taktıktan sonra, saçını da etrafından dolayacağım. | Open Subtitles | عندما أضع هذا التاج، فسوف أصفف شعركِ حوله |
Öyle bir duvar örecekler ki etrafından dolaşamayacağız. | Open Subtitles | أنهم سوف يضعون جداراً و نحن لن نكون قادرين على الالتفاف حوله |
etrafından geçmeye çalışırken nerdeyse kuma saplanıyordum. | Open Subtitles | لقد علقت في الرمال عندما حاولت الالتفاف حولها |
O, kaderi, hayatın etrafından değil, doğrudan içinden geçecek şekilde çizilmiş biriydi. | Open Subtitles | لقد كان الرجل الذي قدر له ان يمر بالحياة وليس حولها |
O, kaderi, hayatın etrafından değil, doğrudan içinden geçecek şekilde çizilmiş biriydi. | Open Subtitles | لقدكانالرجلالذيقدرله ان يمر بالحياة وليس حولها |
O enkaza kadar, etrafından dolaşıp geri geleceğiz. | Open Subtitles | الصعود للوصول الى هذه الكومه والالتفاف حولها والعوده |
Ve mayın döşemişler... etrafından dolanırsak, BOM. | Open Subtitles | يقومون بوضع ألغام على أحد جوانبها لذا عندما تلتفّين حولها.. 'بووم'.. |
etrafından uçabiliriz ama üzerinden değil. Bu çok büyük bir direnç. | Open Subtitles | يكننا أن نحلق حولها وليس فوقها أنه نظام ضخم |
İşte Brodey, Allen'ın etrafından dolanıp çift elle smaç yapıyor! | Open Subtitles | وها هو (برودي) يتجنب (ألن) ويسدد الهدف بكلتا يديه |
Güneş'in etrafından dolaşamıyorsak, tam üzerine gideriz Hiper Sürüş'ü kullanırız. | Open Subtitles | إن كان لايمكننا الإلتفاف حول الشمس سنتجاوزها بقوة دفع الفضاء الفوقى |
Millerce mesafeyi dolanırlar etrafından. | Open Subtitles | هم يدورون حوله لأميال و أميال |
İkinizin, yerleşimcilere arazinin etrafından dolaşmamızın imkânı olmadığını söylemenizi istiyorum. | Open Subtitles | وتخبرونهم أنه ليس هناك طريق حول أرضهم هذا قرار الاستملاك |
Tamam. Başka yol yok. Olabilecek tek yol şehrin etrafından dolaşmak. | Open Subtitles | لا يوجد طريق آخر، إن الطريق الآخر الوحيد هو الدوران حول المدينة |