Bu şartlar altında kim olsa kontese yardım ederdi... sekreterin yardım ettiği gibi. | Open Subtitles | أى أحد كان تحت هذه الظروف كان سيساعد الكونتيسة كما فعل السكرتير. |
Bize, Los Angeles'da inşa ettiği gibi bir konser binası yapabilir. | Open Subtitles | يمكنه أن يبني لنا قاعة احتفالات كما فعل في (لوس انجلس) |
Bizi yok ettiği gibi onları da yok edecek olan bir kader. | Open Subtitles | قدر يقوم بتحطيمهم, كما فعل معنا تماماً. |
Bana doğru yolu bulmam için yardım ettiği gibi bundan sonra bizimle kalman için sana rehberlik edecek. | Open Subtitles | كما ساعدني في إيجاد طريقي، سيساعدك في العثور على مكانك بيننا |
Ama Harry'nin bana yardım ettiği gibi ona yardım etmek yerine ona kulak bile asmadığı çiklet falı misali bir nasihatte bulundum. | Open Subtitles | "ولكن عوضاً عن مساعدته كما ساعدني (هاري)" "أعطيته نصيحة حظّ لم يسمع بها من قبل.. لقد خذلتُه" |
Benim annemin seninkine yardım ettiği gibi. | Open Subtitles | أي مثل أمي كيف تساعد أمكِ |
Benim annemin seninkine yardım ettiği gibi. | Open Subtitles | أي مثل أمي كيف تساعد أمكِ |
Kardeşini taciz ettiği gibi seni de taciz etti mi? | Open Subtitles | هل اعتدى عليك كما فعل مع شقيقك؟ |
Seni bana düşman etmek istiyor, tıpkı Ward'u ettiği gibi. | Open Subtitles | إنه يحاول تحريضك علي ، كما فعل مع "وارد" |
Kripton'u yok ettiği gibi Dünya'yı da yok edecek. | Open Subtitles | ليدمر الأرض كما فعل مع (كريبتون) |
Diğerlerinin ettiği gibi mi? | Open Subtitles | كما ساعدني الآخرون ؟ |