Çocuklar en çok sevgi görmeleri gereken ve onları en çok koruması gereken yerlerde, evlerinde hastalık kapıyorlar. | TED | يلتقط الأطفال الأمراض في أكثر مكان يفترض أن يحبهم ويحميهم، في منازلهم. |
Sonra İnternet üzerinden evlerinde kalmaları için tamamen yabancı olanları davet edecekler. | TED | وبعدها، وعبر الإنترنت سيقومون بعرض منازلهم لاستقبال ضيوفٍ غرباء، مقابل المال. |
Sokakta yaşayan adamı da sayarsak tüm kurbanlar evlerinde öldürülmüş diyebiliriz. | Open Subtitles | باعتبار المشرد عاش في الزقاق كل الضحايا اساسا قتلو في بيوتهم |
6 kilometre uzaktalarmış ve dün gece evlerinde ölü bulunmuşlar. | Open Subtitles | يعيشون على بعد 4 أميال ووجدوا ليلة البارحة في منزلهم |
Ellen ve Darlene'in evlerinde dönme ihtimallerine karşı polislerimiz var. | Open Subtitles | لدينا ضباط في منازل ايلين و دارلين في حالة عودتهما |
Kabuki daha sonra bir topluluk gösterisi olarak gelişti ve çay evlerinde tüm toplumsal sınıflardan kişileri çeken düzenli bir eğlence programı haline geldi. | TED | سرعان ماتطورت لأداء فرقة وأصبحت وسيلة منتظمة في بيوت الشاي، لاجتذاب الجماهير من جميع الطبقات الاجتماعية. |
Sadece evlerinde buluşmayı bir kural hâline getirdim çünkü onlara güvendiğimi belli etmek istiyorum. | TED | اتخذت قاعدة للمقابلات، أن ألتقيهم دائمًا في منازلهم. لأوحي لهم من البداية بأنني أثق بهم. |
geceleri yer yatağında uyuyorlardı Kore evlerinde ısıtma tertibatı döşeme altına dizilen tuğlalardan ibaretti. | TED | كانتا تنامان على الأرض في الليل. الطريقة التي يدفئون بها منازلهم في كوريا هي أنهم يضعون لبنات من الطوب تحت الأرض، |
Şu an, neredeyse bir milyar insanın, evlerinde elektriğe erişimi bulunmuyor. | TED | في الوقت الراهن، هناك ما يقارب مليار شخص عالميًا ليست لديهم كهرباء في منازلهم. |
Melbourne insanlardan evlerinde daha az su harcamalarını istedi. | TED | أرادت سلطات ملبورن أن يستهلك الناس مياهًا أقل في منازلهم. |
Ve görüşmeleri neden BYSK merkezinde yaptınız da evlerinde yapmadınız çünkü orada daha rahat konuşabilirlerdi. | Open Subtitles | و لماذا أجريتم تحقيقاتكم مع أعضاء لجنة إعادة الإنتخاب في مقر اللجنة؟ بدلا من منازلهم حيث يمكنهم الحديث بحرية؟ |
Ve geceler boyu bizi evlerinde misafir eden sizlere içten teşekkürlerimi sunuyorum. | Open Subtitles | وشكراً خالص من الأعماق لكلكم الذين أدخلونا في بيوتهم ليلة تلو أخرى |
evlerinde oturup, denizcilerin hayatlarını tehlikeye atarak ayaklarına getirdiği şeylerin tadını çıkaran ama bir damla içkiye dokunsalar zavallılardan nefret eden, hatta senin benim gibi onlara iyilik etmeye çalışanlara dudak büken tüm o aptalların anlaması için. | Open Subtitles | كل هؤلاء المدللين التافهين القابعين في بيوتهم علي أرائكهم ينعمون بوسائل الراحة |
Ama, kurbanların çoğu evlerinde bulunmuş. Sanki katillerini kendileri evlerine almış gibi. | Open Subtitles | على أية حال ، العديد من الضحايا وجدوا فى بيوتهم كما لو أنهم سمحوا لقاتلهم بالدخول |
Mansfield'ler evlerinde melez bir leydi barındırmaktan zevk alıyor olabilir ama benim evimde böyle bir şey söz konusu dahi olamaz. | Open Subtitles | سادة وسيدات مانسفيلد قد يجدونه من الرائع ان تتجول في منزلهم سيدةً مهجنة ولكن لن تكون هناك واحدة تتجول في منزلي |
3 gün sonra muhasebeci, karısı ve çocuğunu vücutlarındaki tüm kıllar tıraşlanmış elleri ve ayakları iple bağlanmış ve çıplak bir şekilde evlerinde buldular. | Open Subtitles | وجدو المحاسب و زوجته و طفله عرايا و مقيدين في منزلهم كانت اأيديهم و أرجلهم مقيدة |
Veya burada gördüğünüz yakım evlerinde plastiği yakarak metalleri ayırıyorlar. | TED | أو يقومون بإحراق البلاستيك للوصول إلى المعادن في منازل حرق كما ترون هنا |
veya Beyaz Saray'da yürümek isterse -veya sizlerin evlerinde? | Open Subtitles | او اختراق البيت الابيض او اختراق بيوت هؤلاء الناس؟ ؟ ؟ |
evlerinde yaptıkları şey yüzünden onları yargılamadığımızı bilmeleri gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن نثبتّ لهم , أننا لا نقاضيهم بما يفعلونه بمنزلهم |
Ücretsiz olarak evlerinde fazladan kalmanıza izin veriyorlar. | TED | وسيدعونك تقيم في بيتهم ليال إضافية من دون تكلفة. |
Kafeslerde tutuluyorlardı, fakat insanların evlerinde özgürce yaşayıp hareket edebiliyorlardı. | Open Subtitles | هم تربعو بالاقفاص ولكنهم تحركو بحرية في البيوت الانسانية |
Elit tabaka ve fanusdan evlerinde yaşayan insanlar için film yapmıyoruz. | TED | نحن لا نصنع أفلام للصفوة و الناس الذين يسكنون المنازل الزجاجية |
Hastanedeki özel bir kardiyak ünitesinde mi yoksa evlerinde mi iyileşmeliler? | TED | هل يجب ان يتم ذلك في وحدة عناية متخصصة بأمراض القلب في المستشفى او ان يتم ذلك في المنزل ؟ |
Tüm ayrılanlar evlerinde tezgâh kurmuyor ki! | Open Subtitles | ليست كل المنفصلات يـُقـِمن معامل في منازلهن. |
Polisle konuşmalarının tek nedeni evlerinde 3 gündür devam bıçaklı kavga olmasıymış. | Open Subtitles | لهذا السبب هم تحدثوا إلى الشرطة بسبب أنهم كانوا يتشاجرون بالسكاكين في شقتهم |
Şimdi, yurttaşlarımızın kendi güvenliklerini garantilemeleri için yapacakları en iyi şey evlerinde kalmalarıdır. | Open Subtitles | الآن أفضل طريقة ليتأكد مواطنينا من سلامتهم هى أن يبقوا بمنازلهم |
Amoka, evlerinde bozuk süt içerek ne yapıyormuş? | Open Subtitles | إذن، ما الذي يفعله (أموكا) بمنزلهما يشرب الحليب الملوث؟ |
Tuvaleti olmayan kaçak binalarda yaşayanlar artık kendi evlerinde oturuyorlardı. | Open Subtitles | وكل الناس الذين كانوا يسكنون في شقق صغيرة يعيشون الان في بيوت |