"fındık" - Translation from Turkish to Arabic

    • البندق
        
    • الجوز
        
    • المكسرات
        
    • بندق
        
    • مكسرات
        
    • الفول السوداني
        
    • سنوّى
        
    • الفستق
        
    • جوز
        
    • السودانى
        
    • جوزة
        
    • فستق
        
    • مكسّرات
        
    • هيزل
        
    • سوداني
        
    Yaban havucu getirdim. Akşama da fındık çorbası yapacağım. En sevdiğin. Open Subtitles لقد وجدت الجزر الأبيض , يمكنني إعداد حساء البندق على العشاء , المفضل لديكِ
    Ben fındık ile çikolata, şekersiz, ve çikolata. Open Subtitles لدي الشوكولا ، الخالية من السكر والشوكولامع البندق.
    Merhaba.fındık topluyorduk ve size bir torba getirdik. Open Subtitles مرحباً، كنا نقوم بتجميع الجوز وجلبنا لكِ حقيبة منه
    Nohut var, patlıcan var pilav var ve fındık var. Open Subtitles لدي حبوب مهروسة و هذا باذنجان مع الرز و المكسرات
    Yanmış fındık kokusu mu geliyor? Benden mi geliyor yoksa? Open Subtitles هل هُناك رائحة بندق محروق أو ما شابة، يا رفاق؟
    - fındık fıstık olacak değildi ya. Bir bakalım. Open Subtitles اوه وانا اعتقدتها مكسرات او براغى دعنا نلقى نظره
    Çürük fındık falan yemiş olmalı. Open Subtitles إنه على الأرجح قد تناول بعض البندق العفن
    O halde "X" ve "Y" her yıl bu fındık kemirgenlerinin atmosfere bıraktığı metan gazına eşittir. Open Subtitles ثم حرفى أكس و واى يساوى الميثان بأطلاق فضلات البندق فى الجو كل عام
    Yağsız, ekstra kremalı, fındık kreması ilaveli kahve sipariş ederken utanç duyuyorum. Open Subtitles شعرت بالخجل لطلبي ما يخص متتبعي الحمية بدون رغوة و أضاف عليها نكهة البندق
    Tamam mı ? senin fındık çuvalınla öğrenirken geri çekilirsen iyi olur. Open Subtitles من الأفضل أن تتراجع قبل أن أتعلم من كيس البندق.
    Bol bol fındık yediririm ve bazen kayalardan midye toplarım sana. Open Subtitles و أقودك إلى حيث شجيرات البندق و أحياناً سأجلب لك صغار البطريق عن الصخرة
    Bunun bizi telaşa sokacağını biliyordu. fındık arayan sincaplar gibi. Open Subtitles علم أنّ هذا سيجعلنا نعدو بحثاً عن الجوز كالسناجب
    Uyarmalıyım, bazı ürünlerde fındık çıkabilir. Open Subtitles يجب أن أحذرك، بعض المنتوجات قد تحتوي على الجوز
    Uyarmalıyım, bazı ürünlerde fındık çıkabilir. Open Subtitles يجب أن أحذرك، بعض المنتوجات قد تحتوي على الجوز
    Sorumsuz biri senin için kendi elleriyle fındık ve yemiş toplar mıydı? Open Subtitles هل الشخص الغير مسؤول سيجمع لكِ وجبة لذيذة من المكسرات والتوت البري؟
    Sadece fındık gibi bir şeyle yapıyorlar. TED هم فقط صنعوها مع المكسرات أو ما شابه ذلك.
    Niye sadece bir dükkana gidip kendileri için hazır hale getirilmiş bir paket fındık almıyorlar? TED لمَ لا يذهبون للمتجر ويشترون كيساً من المكسرات قام شخص آخر بكسرها وتقشيرها لهم؟
    On dakikalığına fındık almaya dışarı çıkıyorum, siz bu arada onun yaşama isteğini alıyorsunuz. Open Subtitles غادرت لعشرة دقائق لأحضر بندق مكاديميا ويبدو أنكما سحقتما رغبتها بالحياة
    Belki de fındık kıran bizi böyle yapıyordur? Open Subtitles ربما مكسرات الجوز تجعلنا غريبات الأطوار ؟
    Tek bildiğim; fındık fıstık yer gibi anti asit ilaç atıştırdığım. Open Subtitles كل ما أعرفه هو أنني ظهرت مضادات الحموضة مثل الفول السوداني انهم الكوكتيل.
    Bir araya geldiklerinde harika olabilecek iki farklı fikir tıpkı çikolata ve fındık ezmesi gibi. Open Subtitles فكرتان مختلفان قد يتناسبان معاً تماماً كالشيكولاتة و زبدة الفستق
    Dört kap hindistan cevizi, dört kap fındık ve bir yemek kaşığı Makolata kullandım. Open Subtitles لقد كتبت أربع أكواب من جوز الهند و أربع أكواب من المكسرات و ملعقة واحدة من الموكليت
    Sonra onun koltuğunun altında dev sıcak fındık yığınını görünce bana kızdı. Open Subtitles وبعد ذلك عندما رايت كومة السودانى العملاقة اسفل مقعده ادركت تماما
    Beynin daha fındık kadarken seni öldürmek istiyordum. Open Subtitles وددت قتلك حين كان عقلك في حجم جوزة بلّوط.
    Nerede kalmıştık? -Ben üç fındık kazanmıştım. Open Subtitles -كنت وصلت لثلاث حبات فستق
    Bunu yaparken, biraz fındık ye. Open Subtitles في غضون هذا، تناول بعض مكسّرات الحانة
    Kanada'da da pek fazla olmuyor zaten... Bir keresinde "fındık Ağacı" denen bir tane vardı. Open Subtitles لا تأتينا أعاصير كثيرة في (كندا) أيضًا كان هناك إعصار يدعى (هيزل)
    İnsanlar bunu, burada soslu Hint kiraz marmelatlı organik fındık ezmesi olarak yiyor. Open Subtitles هذه تتكون من فول سوداني عضويّ مع مربى المانجا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more