"fıskiyenin" - Translation from Turkish to Arabic

    • النافورة
        
    Banyo yoğun buhar kaplıydı. Ama fıskiyenin suyu yeraltı kaynağından geliyor. Open Subtitles نعم، لكن ماء النافورة يجيء من نبع تحت الأرض كبرودة ثلج
    Dwight'ı şehre kadar takip ettin ve onu fıskiyenin orada boynundan bıçakladın. Open Subtitles لقد تبعت دوايت إلى المدينة وطعنته في عنقه عند النافورة أهاذا صحيح؟
    Kazanan grup gelecek sene yemeğini fıskiyenin yanında yer... ve kaybedenler ise çöpün yanında yer. Open Subtitles المجموعة الفائزة تأكل عند النافورة السنة القادمة ويأكل الخاسرين عند صناديق النفايات
    Yarım saat içinde fıskiyenin orada buluşalım. Open Subtitles قابلوني عند النافورة تقريب، بعد نصف ساعة
    fıskiyenin altında nasıl son bulduğunu bilmiyorum. Open Subtitles لا أعرف، كيف انتهى بنا الحال في النافورة
    Saha görevlisi sabahın erken saatlerinde bu fıskiyenin içerisinde bulmuş. Open Subtitles لقد وجدها البستانيّ مدسوسة خلف هذه النافورة بوقتٍ مُبكّر هذا الصباح.
    Rioja'da sarhoş olduk fıskiyenin orada çıplak dans ettik. Open Subtitles من أجل ليلتي الأخيره لذلك ثملنا في ريوخا ورقصنا عرايين في النافورة
    Örümcek kaynayan bir alandaki fıskiyenin orada içilmez bu. Open Subtitles ليس بالخارج عند النافورة التي يوجد فيها بعض العناكب
    Hayır, fıskiyeye yumruk atmaya gittim kayıp fıskiyenin önündeki suya düştüm ve kafamı fıskiyeye vurdum. Open Subtitles لا، ذهبت لألكم النافورة وانزلقت بالمياة المتناثرة أمام النافورة وإرتطمت رأسي بالنافورة
    Hafta sonlarını ekstra kredi işleri yaparak geçiriyorsun, ailenle çok fazla Monopoly oynuyorsun... ve fıskiyenin yanındaki hiçbir yerde asla yemek yemedin. Open Subtitles انتى تقضى نهاية إسبوعك فى عمل اجبارى لزيادة دخلك وتفعلى ذلك لكى تتخلصى من إحتكارأبويك وأبدا ما أكلت فى أي مكان قرب النافورة
    Her yıl, tam olarak aynı günde, tam olarak aynı saatte bu fıskiyenin suyu kapatılır. Open Subtitles وكل عام.. في ذات اليوم وفيذاتالساعة... تغلق مياه تلك النافورة.
    Evet adamım, ama ben... fıskiyenin oradaki kıza çaktım. Open Subtitles نعم،لكنّي ضاجعت هذه الفتاه في النافورة
    Araba oradaysa, Paul için fıskiyenin yanında dur. Open Subtitles إن كانت سيارته هناك, توقف بجانب النافورة من أجل (باول).
    fıskiyenin dibine düştüm. Open Subtitles وظللت أنحني عند النافورة
    fıskiyenin oradalar. Open Subtitles أجل إنهم هناك في النافورة
    Kristal fıskiyenin yanındaki Open Subtitles $ بجوار النافورة البلورية $

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more