Vanity Fair dergisinin editörü olmuş, döneminin fenomen haline gelmiş kadınlarından. | TED | و كانت محررة لمجلة "فانيتي فاير"، هي واحدة من أعظم النساء في وقتها. |
Fair Oaks, küçük tatlı kasaba. Burayı seviyor musun? | Open Subtitles | فاير اوكس بلدة لطيفة وصغيرة ، أتُحبها ؟ |
Vanity Fair'e çıkmıştı. | Open Subtitles | لديه هذه المقالة في مجلة "فانيتي فاير" "أفضل عضلات |
"Fair Game"'i çok beğendiğimi söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أردت إخبارك بأني إستمتعت حقاً بكتاب "المباراة العادلة" |
Yaptığım her şeyde kendime sorduğum üç soru var, siyasete atılmak için de bir iş kurmak için de geçerli; insanları oy listesine kaydetmek için New Georgia Projesi'nde başladığımda ya da son projem Fair Fight Georgia faaliyetine başladığımda. | TED | وهناك ثلاثة أسئلة أطرحها على نفسي حول كل شيء أقوم به، سواء كان الترشح لمنصب الحاكم أو البدأ في عملٍ تجاري، عندما قررتُ البدأ في مشروع جورجيا الجديد لتسجيل الناس من أجل التصويت، أو عندما بدأتُ العمل الأخير المُسمى، معركة جورجيا العادلة |
Fair. Fair. | Open Subtitles | تعادل .. |
Christine Everheart, Vanity Fair Dergisi. | Open Subtitles | كرستين Everheart، مجلة فانيتي فيرِ. |
Asiller gelecek, Vanity Fair ve Times dergilerinde seninle ilgili makaleler olacak. | Open Subtitles | الإتاوات القادمة، تتحدث عنك في مجلة فانيتي فير , مجلة الوقت أيضا |
"Vanity Fair" dan iyi bir teklif aldığını duydum. | Open Subtitles | سمعت انه جائك عرض مذهل في معرض "فانيتي فاير" |
"Vanity Fair" büyük bir magazin, ve daha fazla okuyucuları ve daha fazla güçleri var. | Open Subtitles | مجلة "فانيتي فاير" هي فرصة كبرى وكلما كان عدد قرائي أكثر كانت لدي قوة أكبر |
Bu sabah hikayeni "Vanity Fair"e sattığını duydum. | Open Subtitles | سمعت انك بعت سلسلتك لمجلة "فانيتي فاير" هذا الصباح |
Fair Sokağının Güneydoğusunda. | Open Subtitles | الجهة الجنوب شرقية من شارع فاير. |
New Yorker veya Vanity Fair için çalışmak istiyorum. | Open Subtitles | -ما عملك؟ أريد العمل بمكان مثل (نيويوركر) أو (فانتي فاير) -أنا كاتبة أيضاً |
Kapağında "Afrika'da Kriz" yazan Vannity Fair dergisinde bununla ilgili koca bir makale vardı. | Open Subtitles | كانت هناك مقالة كاملة عن ذلك (في (فانيتي فاير "(العدد ذو غلاف "أزمة في (أفريقيا |
Düşündük, Nate, "Vanity Fair."'le | Open Subtitles | لقد فعلنا ذلك يا (نايت), في مجلة "فانيتي فاير" |
Hayır, cidden ne planladıklarını bilmiyorum, ...ama buradaki yaratıcı beyin gücüne bakılırsa, ...muhtemelen gecenin sonunda My Fair Lady'i izliyor olacağız. | Open Subtitles | لا, حقاً انا لا اعرف بما خططوا له ولكن بالحُكم على العقل المدبّر هنـا ربمـا سينتهي بنا الآمر لمشاهدة فيلم "سيّدتي العادلة" |
İngilizceyi Fair City'den öğreniyoruz. | Open Subtitles | تعلمنا الإنجليزية "من "المدينة العادلة |
Birlikte "Fair City"i izliyoruz. | Open Subtitles | نشاهد "المدينة العادلة" معاً |
Bu Fair. | Open Subtitles | تعادل |
Fair. | Open Subtitles | تعادل |
Vanity Fair için bir parça üzerinde çalışıyordum. Üç saat. | Open Subtitles | - مَسكتُ عَمَل a قطعة لفانيتي فيرِ. |
Vanity Fair, beni en güçlü 30 yapımcıdan birisi seçti. | Open Subtitles | فانيتي فير اتصل بي واحد من 30 أقوى منتجي الجزاء. |