Ve bazen herkesin tek gördüğünün bu olduğunu fark ediyorum. | Open Subtitles | وأحيانا أدرك أن هذا هو كل ما يراه أي أحد |
Ama günün sonunda fark ediyorum ki, çabalarımız her zaman isteklerimizi vermemektedir. | TED | ولكنني أدرك أنه في نهاية المطاف، لا تحققُ مجهوداتنا دومًا رغباتنا. |
Bir sanat galerisi geziyor, odalar dolusu tablolara bakıyorken, bir 15-20 dakika sonrasında resimler hakkında düşünmediğimi fark ediyorum. | TED | عندما أتمشى داخل معرض فنون غرف وغرف مليئة باللوحات بعد مرور ١٥ أو ٢٠ دقيقة أدرك أنيي لا أفكر في اللوحات |
Şimdi fark ediyorum, benim için sadece sen varsın ve biz çok iyi bir ekibiz. | Open Subtitles | وأدركت الآن بأنك الواحدة المناسبة لي وإننا الإثنان سنشكل فريق جيد جدا |
Eski sevgilim, onu terk ettim şimdi çok büyük hata yaptığımı fark ediyorum bu yüzden onu aramam gerekiyor. | Open Subtitles | السابق صديقي حقيقية غلطة كانت أنها الآن وأدركت هجرته, به الإتصال أريد لذا |
Japonya'da ikili oynama gerçekten benim tüm gerginliğimi alıyor ve akşamın sonunda, herkesin aşağı yukarı aynı hazla ayrıldığını fark ediyorum. | TED | يحررني لعب المباريات الزوجية من التوتر. وفي نهاية كل مساء، ألاحظ أن الجميع يشعر بنفس درجة السرور. |
Şimdi sesli söyledikçe kulağa ne kadar korkunç geldiğini fark ediyorum ama adları ne olursa olsun, o şekerleri çok severim. | TED | والآن بعد قول ذلك بصوت عال، أدرك مدى الفظاعة التي يبدو عليها الأمر، ولكن رغم ذلك، أنا أحبها تمامًا. |
ve ertesi gün fark ediyorum ki hadım etmek bu işin kesin bir parçası olacak. | TED | وأنا أدرك في اليوم التالي أن الإخصاء سيكون جزءا مهما لهذا العمل لذا. |
Böyle anlarda ne kadar şanslı olduğumu fark ediyorum. | Open Subtitles | مثل هذه الأوقات التي تجعلني أدرك كم أنا محظوظه حقاً. |
Ve o zaman fark ediyorum ki önümde bir hafta daha var. | Open Subtitles | ننهك من الحوارات هناك أدرك , لدي أسبوع كامل |
En yaşlı adam seçildiğimden beri artik genç bir adam olmadığımı fark ediyorum. | Open Subtitles | بما أنني أكبر سكان البلدة عمراً، بدأت أدرك أنني لم أعد شاباً |
ama şu an o günün, hayatımın en şanslı günü olduğunu fark ediyorum, çünkü seninle tanıştığım zaman bir ilişkim yoktu. | Open Subtitles | لكنني أدرك الآن انني في أسعد أيامي لأنني كنت غير مرتبط عندما قابلتك |
Bu sesslizk boykutunun önce kötü olduğunu sanmıştım ama fark ediyorum ki harikaymış. | Open Subtitles | في البداية اعتقدت أن هذه المعاملة الصامتة نوعٌ من التشرُّد و لكنني أدرك الآن أنه شيء رائع نوعٌ ما |
Eğer devleti dizginleyeoek şeyler politik değişimlerse ve bu değişmişse... ..o zaman bunlara anlamlı bir şekilde karşı koyamayacağımızı fark ediyorum. | Open Subtitles | وأدركت أنه لو، تعلمون، تغيرت السياسات، الشيء الوحيد الذي يكبح الدولة، لو تغيرت، |
Bunun çok kötü bir fikir olduğunu yeni fark ediyorum. | Open Subtitles | وأدركت الآن أنها كانت فكرة سيئة جدًا |
Eski sevgilim, onu terk ettim şimdi çok büyük hata yaptığımı fark ediyorum bu yüzden onu aramam gerekiyor. | Open Subtitles | ! صديقي السابق هجرته, وأدركت الآن أنها كانت غلطة حقيقية لذا أريد الإتصال به |
Ve ben tüm hesabın olduğunu fark ediyorum. | Open Subtitles | وأدركت بأنّ الحسابِ ممتلىء. |
Böyle şeyleri fark etmediğimi sanıyorsun, ama fark ediyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّكِ لا تظنين أنّني لا ألاحظ هذهِ الأمور ، لكنّي ألاحظها |
Baban her çişe kalktığında susadığımı fark ediyorum. | Open Subtitles | في كل مرة يقوم والدك ليتبول، ألاحظ أني عطشانة |
fark ediyorum da, geçmiş zamandan bahsediyorsun hep. | Open Subtitles | ألاحظ بأنكِ ما زلتِ تتكلمين بصيغة الماضي |