Rachel, farkettik ki çocukluk evine elveda etmekte biraz sorun yaşıyorsun. | Open Subtitles | ريتشل لقد لاحظنا بأنه لديك بعض الصعوبات لقول وداعاً لمنزل طفولتك |
Ama ikinci soruda, beğenmiyoruz diyenlerin yarısı devam etmesini istediklerini söyledi! (Kahkahalar) Bir değişiklik farkettik. | TED | لكن جواب السؤال الثاني، نصف الذين لم تعجبهم الحركة أرادوا أن تستمر لاحظنا أن هناك تغيير |
Bu sabah kalbinizde ritim düzensizliği farkettik. | Open Subtitles | لاحظنا أنه لديك نبض قلب منتظم هذا الصباح |
Üst düzey istihbarat subaylarından birinin uyduları yönlendirmeye çalıştığını farkettik. | Open Subtitles | اكتشفنا ضابط مخابرات رفيع المستوى كان يحاول التلاعب بالأقمار الصناعية. |
Şunu farkettik, insanlar önem veriyor, insanlar bilmek istiyor - yayınımızı Internet aracılığıyla takip ediyorlar. | TED | لأننا اكتشفنا أن الناس يبالون ويريدون أن يعرفوا. فھم يستقبلون البث عبر موقعنا الإلكتروني. |
Böylelikle burada bu şeyin olduğunu farkettik. | TED | لذلك نحن أدركنا فجأة أن هناك هذا الشيء. |
Toplantının sonunda ikimizden başkasının bu projeyle ilgilenmediğini ve çoğunluğun da oranın yıkılmasından yana olduğunu farkettik. | TED | وفي نهاية الإجتماع، أدركنا أننا الشخصان الوحيدان الذي كانا نوعا ما مهتمين بالمشروع؛ معظم الناس يريدون تحطيمه. |
Ama artık büyüdük... İki yetişkin olarak başka bir yetişkini dışladığımızı farkettik. | Open Subtitles | و ادركنا أننا الان ، أثنين ناضجين يتجاهلان |
Ve yakınbir zamanda farkettik ki, 60.000 Dolarımız kaybolmuş. | Open Subtitles | و مؤخراً لاحظنا إختفاء 60 ألف دولار من دفاترنا |
Evet, farkettik. Kontrol etmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | أجل، لقد لاحظنا ذلك، نحاول التحقق منها بأنفسنا. |
Sonra farkettik ki madem bir gorilimiz var Friday's e gidelim dedik. | Open Subtitles | غوريلا متعكر صفوها ثم لاحظنا انه هناك غوريلا هناك بالفعل |
Ama kıyafet provalarında "One Cellular Sensation"un umduğumuz gibi olmadığını farkettik. | Open Subtitles | ولكن في أثناء صنع الملابس لاحظنا أن الأحساس الخلوي لم يكن ما كنا نأمله |
Ah, farkettik ki, dün eve gelmemişsin. | Open Subtitles | لاحظنا أنك لم جعلت من المنزل الليلة الماضية. |
Önceden bir kaç kez daha kırılmıştı. Evet, bunu farkettik. | Open Subtitles | أجل ، لاحظنا ذلك ، لكن مهلاً ، هُناك أخبار جيدة |
Ve bütün bunları yaptıktan sonra, bu malzemeleri maddesel olmaktan çıkarmak ve yeniden yapılandırtıktan sonra, bunun çok harika olduğunu farkettik, çünkü servis ettiğimizde, yemeğin hakikaten gerçeği gibi davrandığını öğrendik, peynir gerçekten de erimeye başladı. | TED | وبعد ان قمنا بهذه العمليات عملات اعادة التشكيل و التأهيل لهذه المكونات .. أدركنا انها أمرٌ ممتع لاننا عندما نقدمها لاحظنا ان الطبق يتصرف وكأنه الطبق الاصلي فشرذمات الجبن كانت تذوب |
Erken farkettik, endişelenecek bir durum yok. | Open Subtitles | لقد اكتشفنا الأمر مبكرا لذلك لا يوجد سبب للقلق |
Metastazların B.T.'de görünenden çok daha yayılmış olduğunu farkettik. | Open Subtitles | لقد اكتشفنا أنّ النقائل ممتدّة أكثر مما كشفه لنا المسح الطبقيّ |
Ve yalan dediğini farkettik çok üzgünüm | Open Subtitles | لقد اكتشفنا أنه كان يكذب بشأن زوجته ونحن نحاصره ،، وجاريد ،، انا أسف |
Irksal bilgimizde iki büyük boşluk olduğunu farkettik. | TED | أدركنا أن هناك فجوتين كبيرتين في ثقافتنا العرقية. |
Bunu yaparken, gerçi, gerçekten oldukça mahçup ediciydi, çünkü otizme neden olan sadece bir gen olmadığını farkettik. | TED | و مع ذلك، و عند قيامنا بهذا كان الأمريدعونا إلى التواضع إلى حد ما، لأننا أدركنا أنه لا يوجد ببساطة جين واحد للتوحد. |
Natesville'de torunumuzla vazgeçilmesi zor bir hayatımız olduğunu farkettik. | Open Subtitles | لقد ادركنا بأنه لنا حياة في "ناتسفيل"، مع حفيدتنا، هذا مهم للغاية من ان نغيب عنه. |