"farkettim ki" - Translation from Turkish to Arabic

    • أدركت أنني
        
    • أدركت أن
        
    • أدركت أنه
        
    • اكتشفت
        
    • لاحظت أن
        
    • أدرك
        
    • أدركتُ أن
        
    • أدركتُ أنني
        
    • ادركت ان
        
    • أن أعرف بأنّكِ
        
    • وأدركت أن
        
    • وأدركتُ
        
    • اتضح لي
        
    • أدركت بأنني
        
    • أدركتُ بأنني
        
    Ama sonra farkettim ki yalnız olmayı değil, ailemle birlikte olmayı istiyordum. Open Subtitles ومن ثم أدركت أنني لا أريد لأنني أردت أن أكون مع عائلتي
    Sonra farkettim ki bu fotoğrafların sadece bir türü geçerli. Open Subtitles الآن أدركت أن تلك الصورة مهمة في ورقة واحدة فقط
    O öldükten sonra, farkettim ki kimse bana artık yazmıyor. TED وبعد موته، أدركت أنه لا أحد يكتب لي بعد الآن
    Ve farkettim ki, dışarıdan bakmak yerine yaşlılık döneminde olduğunuzda, korku ortadan kalkıyor. TED ولقد اكتشفت انه وعندما تكون في خضم الهرم وبدلاً من النظر اليها من الخارج والخوف من الانحسار
    Tabii doğru , o zamana kadar her şey çok normaldi çünkü. Sessizlik lütfen. Sonra farkettim ki aileyi genişletmem gerekiyordu. Open Subtitles لأن كل شىء كان جيدا حتى تلك النقطة لذلك لاحظت أن ما على فعله هو توسيع العائلة
    Bir takım hasta üzerinde cihazı test ederken farkettim ki bütün gece çorapla uyumak istemeyenler için bir çözüm bulmam gerekiyordu. TED اختبار الجهاز على عدد من المرضى جعلني أدرك أني بحاجة لأخترع حل للناس الذين لا يريدون ارتداء جوارب أثناء النوم ليلًا.
    farkettim ki iste o an bunu gönülden istiyorum. Open Subtitles من تلك اللحظة فصاعداً، أدركتُ أن بوسعي الحصول على أيّ شيء يبتغيه قلبي
    Sonra farkettim ki, ne çeşit erkeklerden hoşlandığını bile bilmiyorum. Open Subtitles .. ثم أدركتُ أنني لا أعرف حتى أي نوع من الرجال كانوا يُعجبونكِ قبل أن تقابليني
    Ama sonra farkettim ki, eğer bu dünya hayatta kalacaksa insanlar da denklemin bir parçası olmak zorunda. Open Subtitles ثم ادركت ان هذا العالم سيبقى البشر يجب ان يكونوا جزء من المعادلة
    Ve farkettim ki eğer bu kadehi içersen elbisenin yatak odamın zemininde ve külodun benim, koleksiyonumda bitiverecek diye ödün bokuna karışıyor. Open Subtitles وأستطيعُ أن أعرف بأنّكِ ستكونين ... خائِفة لأّنكِ إذا تناولتِ كأس الخمر فسوف ينتهي ذلك اللّباس على أرضيّة غُرفتي. وبملابسك الدّاخليّة مع مجموعتي
    Ve böylece farkettim ki sadece kendimden daha fazlasına karşı sorumluyum, ve değişmek zorunda olacağım. TED لذا أدركت أنني أتحمل أكثر من مسؤولية نفسي، وأنني كنت على وشك أن أتغّير.
    farkettim ki üç saatten fazladır dolanıyormuşum.. Open Subtitles أدركت أنني همت على وجهي لأكثر من 3 ساعات
    Sana çiçek yollayacaktım ama farkettim ki ismini bile bilmiyorum. Open Subtitles كنت سأطلب لكِ باقة من الورود . ولكنني أدركت أنني لا أعرف حتي إسمك
    Robotik bir ameliyata başlamak üzereydim, ama asansörden dışarı, ameliyathanenin parlak ve göz kamaştırıcı ışıklarına adım atarken, farkettim ki, sol görme alanım hızla karanlığa gömülüyordu. TED كنت سأبدأ عملية روبوتية ، و لكن عندما صعدت خارج المصعد إلى اضواء غرفة العمليات الساطعة ، أدركت أن مجال بصري الأيسر كان ينهار نحو الإظلام.
    Böylece ben bunlar hakkında düşünürken, birdenbire farkettim ki biyoloji bize bu cevabı vermiş. TED لذا حين فكرت فى السؤال، ثم فجأة أدركت أن البيولوجيا أعطتنا الإجابة.
    O anda farkettim ki onu hapse attırabilirdim. O da beni attırabilirdi. Open Subtitles وفجأه أدركت أنه يمكننى التسبب فى سجنها مثلما يمكنها التسبب فى سجنى
    Ve birden farkettim ki bir robot için yemek de, bilgi de aynı şeylerdi. TED وفجأة أدركت أنه بالنسبه لروبوت كلا المعلومات والطعام كانا ذات الشئ
    Fakat yakın bir zamanda farkettim ki, başarılı bir liderlik ile yeniliğe liderlik etmek aynı şekilde olmuyor. TED لكني اكتشفت مؤخرًا أن مفهوم القيادة الناجحة لدى العديد منا غير نافع عندما يتعلق الأمر بقيادة الإبتكار
    farkettim ki garajda hediyeler vardı kocanızın ailesinden gelen. Open Subtitles لاحظت أن هناك هدايا من القبو من حيث كان والدي زوجك
    farkettim ki herkese ilan etmişim zaten, ama detayları seninle tartışmaya hazır değilim. Open Subtitles أدرك أنني قدمت تصريح علني عن ذلك لكنني لست مستعدة لمناقشة التفاصيل معك
    Ve farkettim ki bu iş benim için hiç de uygun bir iş değilmiş. Open Subtitles ثم أدركتُ أن تلك الوظيفة لم تكن ملائمة لي على أية حال
    İlk kez farkettim ki, kimsem yoktu. Open Subtitles ولأول مرةِ أدركتُ أنني وحيدةٌ
    17'imdeyken farkettim ki tüm kızların dağıtmaya ve bir kameraya ihtiyaçları var. Open Subtitles عندما كان عمري سبعة عشر ادركت ان كل الفتيات يحتجن الى القليل من الثمالة و كاميرا
    Ve farkettim ki eğer bu kadehi içersen elbisenin yatak odamın zemininde ve külodun benim, koleksiyonumda bitiverecek diye ödün bokuna karışıyor. Open Subtitles وأستطيعُ أن أعرف بأنّكِ ستكونين ... خائِفة لأّنكِ إذا تناولتِ كأس الخمر فسوف ينتهي ذلك اللّباس على أرضيّة غُرفتي. وبملابسك الدّاخليّة مع مجموعتي
    Biraz okudum ve farkettim ki o kadar da zor değil. Open Subtitles قمت ببعض القراءة وأدركت أن ذلك ليس مستبعداً.
    Sonra gazetede seni gördüm ve farkettim ki ondan intikamımı buradan ayrılmadan da alabilirim. Open Subtitles ،بعدَ ذلك قرأتُ عنكَ بالصحف وأدركتُ أن بوسعي الإنتقامُ منه .دونَ أن أخرجَ من هنا
    Ama farkettim ki Beverly Sutphin i o kadar iyi tanımıyor muşum. Open Subtitles ولكن اتضح لي اني لا اعرف يفرلي ساتفين على الاطلاق
    Sonra farkettim ki tam anlamıyla... bu yakışıklı, gizemli, insanların karanlık lideri tarafından büyülenmişim. Open Subtitles هذا أنت تتحدثين ثم أدركت بأنني مأسورة جداً بهذا الرجل الوسيم الغامض القائد الشرير
    Ve farkettim ki ben de bu sonsuz aşk hikayesinin bir parçasıyım. Open Subtitles و حينها أدركتُ بأنني كنتُ جزء من قصة الحب الخالدة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more