"farklı bir hikaye" - Translation from Turkish to Arabic

• قصّة مختلفة
• قصة مختلفة
• قصة مُختلفة
• بقصة مختلفة

Bir hikaye gibi, ama içinde herkes farklı bir hikaye görüyor.
هي قصّة واحدة، لكن كلّ شخص يقابل قصّة مختلفة كليا.

Çıkardığım en iyi sayı değil ama önümüzdeki ay tamamen farklı bir hikaye olacak.
إنه ليس الإصدار الأقوى الذي اصدرته، لكن الشهر التالي قصّة مختلفة بأكملها.

Eğer batsaydı, petrol sızıntısı kadar farklı bir hikaye olurdu.
لو كان الزيت يغرق, لكان تسرب الزيت قصة مختلفة تماماً

Fakat bu tamamen farklı bir hikaye, şu an bu konuya girmeyeceğim.
و لكن هذه قصة مختلفة قليلا، و لن أخوض فيها الآن.

Şimdi yaşayanlar, onlar tamamen farklı bir hikaye anlatıyor.
أنه بإستطاعتهم تحديه الآن ، الأحياء ... الأحياء يحكون قصة مُختلفة بالكامل عنه

Şimdi, size farklı bir hikaye anlatmama izin verin. 2002 Haziranı civarında süperbilgisayar dünyasına bir bomba düştü.
الآن، دعوني أخبركم بقصة مختلفة. حوالي يونيو 2002، تلقى عام الحواسيب الضخمة قنبلة.

Evet, söylediniz. Ama karınız farklı bir hikaye anlatıyor.
أجل، فعلتَ ولكن أخبرتنا زوجتكَ قصّة مختلفة

Genomik DNA tamamen farklı bir hikaye anlattı.
العوامل الوراثية للحمض النووي تُخبر قصّة مختلفة كليًا

Pekala. Bence gerçekler çok farklı bir hikaye anlatıyor.
أظن أن الحقائق تخبرنا قصّة مختلفة جداً.

Bu sefer birinci sayfadaydı. Bu çok farklı bir hikaye.
هذه كانت قصّة مختلفة تماما

Paul farklı bir hikaye anlattı.
بول أخبرَني قصّة مختلفة.

Callisto'nun yüzeyi farklı bir hikaye anlatır.
يخبرنا سطح "كاليستو" قصّة مختلفة

Ancak, bunları geri almanın ne kadar sürdüğü tamamen farklı bir hikaye, ve açıkça ne kadar hasarlı olduğuna göre değişiyordu.
الوقت الذي استغرقته، على كل حال، لاستردادها هو قصة مختلفة تماما، ويعتمد بوضوح على الأضرار التي شملتها.

Şimdi, kimyasal kancalar hikayesine inanıyorsanız, bu kesinlikle mantıklı değil ama Prof. Alexander, bağımlılıkla ilgili farklı bir hikaye olabileceğini düşünmeye başladı.
الآن إن كنتم تؤمنون بقصة العناصرالكيميائية، هذا لا معنى له مطلقًا، لكن الأستاذ ألكسندر بدأ يعتقد أن هناك قصة مختلفة حول الإدمان.

Fakat, anketler farklı bir hikaye anlatıyordu.
ومع ذلك، فإن صناديق الاقتراع روت قصة مختلفة تماما.

Fakat ben size bugün farklı bir hikaye anlatmak istiyorum.
و لكنّي أريد أن اخبركم قصة مختلفة اليوم

Ama öfkeli beyaz anne olunca ağzında insan kanının tadıyla, işte o zaman bu farklı bir hikaye.
لكن لو كان أم كبيرة غاضبة لها طعم الدماء البشرية على لسانها الآن, هذه قصة مختلفة

O farklı bir hikaye.
هذه قصة مُختلفة.

O farklı bir hikaye.
تلك قصة مُختلفة

Bir heykel bakış açısına göre her seferinde farklı bir hikaye yansıtır.
أنتِ محقة , إنه جناس توظيفي النحت يخبرنا بقصة مختلفة عندما ينظر إليه من زاوية أخري

Biliyorum, ama ona biraz farklı bir hikaye anlattım.
- ... أعرف - لكن أخبريهم بقصة مختلفة ...