Bu konuya girmenin faydası yok. Zaten seni ilgilendirmez. | Open Subtitles | لا فائدة من التحدث عن ذلك، فأنت لا تهتمين به على أي حال. |
Beklemenin faydası yok. Aşağı inip onlarla konuşsam iyi olacak. | Open Subtitles | . حسناً ، أعتقد أنه لا فائدة من الثرثرة يستحسن أن أنزل للتحدث معهم |
Bu beton. Denemenin faydası yok. Diğerine de bakalım. | Open Subtitles | أنها خرسانه، لا فائدة منها، دعنا نتحقق من الجهة الأخرى |
Arkasından ağlamanın bir faydası yok Yapabileceğin hiç bir şey yok. | Open Subtitles | لا جدوى من البكاء أكثر من ذلك, لا شيء يُمكنكَ فعله. |
Sürekli hayal aleminde dolaşıyor ve çizdiği o acayip resimlerin de... çocuk gösterilerinin de ona hiç bir faydası yok. | Open Subtitles | لا يساعد أنه لديه تلك الأفكار في رأسه تلك الرسومات الغريبة ودفن نفسه في برنامج الأطفال هذا |
faydası yok efendim. Tüm ülke ayakta. | Open Subtitles | لا فائدة من ذلك يا سيدي، فكل البلاد مراقبة |
Süvarileri beklemenin bir faydası yok çünkü şu anda süvariler bizleriz. | Open Subtitles | لا فائدة من انتظار الفرسان فمنذ الآن، نحن الفرسان |
faydası yok. Bu şey büyülü bir alaşımdan yapılmış. | Open Subtitles | لا فائدة من ذلك إنها مصنوعة من سبيكة مسحورة |
Ama, biliyorsunuz, dökülen süt üzerinde ağlama faydası yok. | Open Subtitles | لا فائدة من البكاء على اللبن المسكوب ، بالإضافة |
faydası yok. Hat kesik. Merkeze bağlanamıyorum. | Open Subtitles | لا فائدة ، الخط مفصول لا يمكنني الاتصال بالمقر |
İşte bu yüzden birbirimize bağlanmanın faydası yok. | Open Subtitles | لذلك فإنه لا فائدة من محاولة التمسك ببعضنا البعض. |
Ağlayıp sızlanmanın faydası yok, Çavuş. | Open Subtitles | لا فائدة من البكاء على اللبن المسكوب، أيّها الرقيب |
İstediğimin bu olmadığını söylememin faydası yok. Öyle zorsun ki. | Open Subtitles | لا جدوى من القول بأن هذا ليس ما أريده ، أنتِ صعبة المراس |
faydası yok, boşuna yakıt harcıyoruz, efendim. | Open Subtitles | لا جدوى من ذلك , يا سيدى نحن نستهلك الوقود بدون فائدة |
Kendine acımanın da bir faydası yok Xander, tamam mı? | Open Subtitles | حسناً , الشعور بالأسف حيال نفسك لا يساعد أيضاً , يا أكساندر , حسناً ؟ |
Geldiğin için teşekkürler ama bunun bir faydası yok. | Open Subtitles | شكرا لك لقدومك ولكن هذا من الواضح انه لا يفيد |
Dünyanın ücra bir köşesinde saklanmamın daha iyi bir Avatar olmama faydası yok ki. | Open Subtitles | القيام بحبسي و إبقائي بعيدا عن العالم لا يساعدني لأغدوا أفتار أفضل |
Fısıldayarak konuştun, ama faydası yok. | Open Subtitles | هل تعتقدين بأنني لم تسمع؟ تكلمت بخفوت، لكنه لا فائده. |
Üzülmenin faydası yok, icabına bakacağız, ama demedi deme tamam mı ? | Open Subtitles | لاداعي لأن تغضبي سنعتني بك لكن سأعطيك رأيي فقط،حسناً؟ |
Bir faydası yok. Siz gençler benim için fazla zekisiniz. | Open Subtitles | حسناً , أرى أنه ليس هناك فائدة فأنتم أذكياء جداً أيها الفتيان بالنسبة لي |
Ayağa kalkmanın Kingo'ya bir faydası yok. | Open Subtitles | لن يفيد نهوضك فى شئ مازالت الحُمى مستمرة |
Kendine acı çektirmenin kaçmana bir faydası yok. | Open Subtitles | تخلصك من الشعور بالذنب لن يساعدكِ في الفرار |
Saklanmanın faydası yok. | Open Subtitles | أعلم أنك بالداخل و لن يفيدك محاولة التخفي |
Theo, böyle konuşmanın faydası yok. | Open Subtitles | ماذا تقول ثيو؟ كل هذا غير جيد للتحدث عنه |
el ilanlarını unutun, 20,000 doların kimseye faydası yok. | TED | إنس أمر الصّدقات عشرون ألف دولار لا تساعد أحدا. |
Edemez. Başka ilaç istemiyorum. İlaçların bir faydası yok. | Open Subtitles | لن يفعل، لا أريد المزيد من الوصفات الطبية، أنها لا تفيد بشيئ |
Ama artık bunu söylemenin faydası yok. | Open Subtitles | لكن لافائدة ترجى من قول هذا الآن. |