| Evet, ama o sandıkta altın ve mücevherden daha fazlası var. | Open Subtitles | أجل، لكنْ هناك أكثر مِنْ مجرّد ذهب ومجوهرات في ذلك الصندوق |
| Tamam, sanırım hepimiz öykünün "okuyucunun anladıkları" kısmını dinledik,... ama fazlası var, değil mi? | Open Subtitles | حسناً أعتقد اننا سمعنا نسخة من ملخص القصة لكن هناك أكثر أليس كذلك؟ |
| Bu savaşın arka planında dürbününde gözükenlerden daha fazlası var. | Open Subtitles | هناك الكثير في هذه الحرب ممّ تراه من منظار بندقيتك |
| Bu sinir sinyallerinin içinde çok daha fazlası var, ve daha fazlasını elde etmek istiyoruz. | TED | هناك الكثير من المعلومات في إشارات تلك الأعصاب ، ونريد أن نحصل على المزيد. |
| Sabundan fazlası var Dick, bütün ürünleri aldım. | Open Subtitles | إنه أكثر من صابون ، إنه نظام كامل |
| Bence bu olayın arkasında bundan daha fazlası var. | Open Subtitles | أتعلمي، أعتفد أن هنالك المزيد في هذه الرواية |
| Resifte gözle görünenden çok daha fazlası var. | Open Subtitles | هناك أكثر إلى الشعبة المرجانية من لقاء، العيون |
| Hayatta panikten fazlası var | Open Subtitles | هرول, نفس, تمعن هناك أكثر من الرعب في الحياة |
| Korkarım geceleri ortaya çıkan yaratıklardan daha fazlası var. | Open Subtitles | أخاف لربّما يكون هناك أكثر من مفترسون ليليّون لنحاربهم |
| Ama o kutuda sadece tuzlu sudan fazlası var. | Open Subtitles | لكن هناك أكثر من الماء المالح في الصندوق |
| ve bunu sana söylemekten nefret ediyorum ama cam kırma olayından daha da fazlası var. | Open Subtitles | وأنا أكره تهشيمه لك لكن هناك أكثر من إشارة واحدة إلى زجاج مكسور |
| Geçmiş adına çok daha fazlası var ve bunları sonsuza kadar kaybolmadan kurtarabilecek beceride çok az insan var. | TED | هناك الكثير من الماضي، وعدد قليل جدا من الأشخاص ذوي المهارات لينقذوه قبل أن تختفي تلك الأشياء للأبد. |
| Hiçbir şey görmedin, sadece bir an baktın. Bundan çok daha fazlası var. | Open Subtitles | انت لم ترى سوى لمحة فقط هناك الكثير والكثير |
| Hayatta girip çıkmaktan çok daha fazlası var QB. Bana güven. | Open Subtitles | هناك الكثير من الحياة أكثر من القذف والضغط ثق بي |
| Hayatta bu şantiyeden daha fazlası var. | Open Subtitles | هناك الكثير في الحياة أهم من بناء المواقع |
| Öğle yemeği saatlerinden fazlası var, Joe. | Open Subtitles | إنه أكثر من ساعات الغداء يا جوى |
| Bunu bulduğum yerde daha fazlası var. | Open Subtitles | هنالك المزيد في المكان الذي وجدته فيه .. |
| Biliyorum ve eminim o taşlı noktada bundan çok daha fazlası var. | Open Subtitles | إن أنفي يخبرني بأن هناك المزيد من الأشياء الجيدة في تلك الصخور |
| Kıçını damgalamak için aşağıda gereğinden fazlası var. | Open Subtitles | يوجد الكثير منها في الأسفل مسبقاً ينتظرون ليركلوا مؤخرتك |
| Hayatta arabanı sürmekten daha fazlası var Frank. | Open Subtitles | ..ــ أتعلم هنالك الكثير لتعرفه (فقط قد سيارتك(فرانك |
| Daha fazlası var ama bir kısmını başkasına söz verdim. | Open Subtitles | ، لدي المزيد الآن لكني وعدتُ بحصة من هذه الدفعة |
| Hatta yetenekten de fazlası var... ..karizma var ve de cesaret. | Open Subtitles | أنت تملك أكثر من الموهبة... أنت تملك الجاذبية، و كذلك تملك الشجاعة |
| Burada ağaçlar ve nehirlerden fazlası var. Vaat dolu. | Open Subtitles | إنها أكثر من كونها أشجاراً وأنهاراً، إنها وعد |
| İyi,fazlası var. | Open Subtitles | هناك المزيد هناك أمور تتعلق بكثيرين غيري |
| - Bence bu hikayeden daha fazlası var. | Open Subtitles | حسنٌ،أعتقد أنه هُناك المزيد في هذه القصة |
| -Hepsi. Yan odada daha fazlası var. | Open Subtitles | وهناك المزيد في الغرفة الاخرى جميعهم مرقمين بهذه الارقام |
| Gabe için on tane falan gerektiğini söyledi, ama bundan fazlası var. | Open Subtitles | قالت بأنه يحتاج قرابة العشرة أقراص ولكن يوجد أكثر من ذلك |
| İçeride fazlası var. | Open Subtitles | يوجد اكثر بالداخل |