| Dinle, birkaç kez çıkmaktan daha fazlası vardı. | Open Subtitles | استمعي . لقد كان أكثر من مجرد مواعيد. نحن كنا.. |
| - Şansım yaver gitti. Aslında, şanstan biraz daha fazlası vardı. | Open Subtitles | ...لقد كنت محظوظ، فعلياًً لقد كان أكثر من مجرد كونه حظ |
| İnan bana daha fazlası vardı. Yani,çocuğun kafasını koparıyordu. | Open Subtitles | بل كان أكثر من ذلك لقد كادت أن تقتلع رأسه. |
| Ama içinde bundan fazlası vardı. | Open Subtitles | ولكـــن كان هناك أكثر من ذالك في الشحـــن |
| Sesi vardı. Ama daha fazlası vardı. | Open Subtitles | عرفت من صوته لكنّ كان هناك أكثر من ذلك |
| Onu 450 gramla yakaladınız. Ama çok daha fazlası vardı. | Open Subtitles | أنت قبضت عليه لأن معه "خمسة وأربعين جراماً" لكن كان هناك أكثر من ذلك، أليس كذلك؟ |
| Ama o polisten, daha fazlası vardı. | Open Subtitles | لا أعلم, ولكن الأمر أكثر من مجرد شرطي هناك |
| Ne var bunda? - Bundan fazlası vardı. | Open Subtitles | لا، كان الأمر أكثر من هذا و من ثم... |
| Popo dokunuşundan çok daha fazlası vardı. | Open Subtitles | حسناً كان أكثر من مجرد لمس مؤخرتك |
| İnsanlığın sonundan çok daha fazlası vardı. | Open Subtitles | لأن هذا كان أكثر من نهاية الإنسانية |
| Belki makul şüpheden fazlası vardı? | Open Subtitles | لذا ربما كان أكثر من شك معقول؟ |
| - Pekâlâ, bundan daha fazlası vardı. | Open Subtitles | حسنا ، لقد كان أكثر من هذا السبب. |
| Bundan daha fazlası vardı. | Open Subtitles | كان أكثر من ذلك |
| Daha fazlası vardı. Yani... Sen de fark etmedin mi? | Open Subtitles | كان هناك أكثر من ذلك ألم تلاحظ ذلك ؟ |
| Tamam, kabul ediyorum Ellen'la aramızda fazlası vardı. | Open Subtitles | حسنًا,أنا أعترف كان هناك أكثر من ذلك بيني وبين (إيلين) |
| Ondan fazlası vardı. | Open Subtitles | لقد الأمر أكثر من ذلك. |
| Daha fazlası vardı sanki. | Open Subtitles | بدا الأمر أكثر من ذلك. |