"frenlere" - Translation from Turkish to Arabic

    • المكابح
        
    • الفرامل
        
    • مكابح
        
    • الكابحات
        
    frenlere asılıyorum ve duygusal bir darbe ile fırlıyorum. Open Subtitles لقد شددت المكابح بعنف وأنزلقت نحو تأثير صدمة عاطفية
    Kaza yerinde Chevy'den hiç fren izi kalmadığı için önce frenlere baktım. Open Subtitles بما أن سيارة الشفروليه لم تترك أي علامات جر في موقع الجريمة أول شيء تحققتُ منه هي المكابح.
    frenlere dokunursanız biter. Open Subtitles لا تستعملوا المكابح طوال الطريق في النفق
    Bir anlığına frenlere asılırsın, yola izini çıkarırsın. Open Subtitles اذا استخدمت الفرامل لثانية على الطريق السريع
    Yani, şimdi, birbirlerine bağlıyken egzoz deliklerini öperken demek istiyorum birden frenlere asılırlarsa tam arkalarına çakılacağız. Open Subtitles أعنى , إذا كان كلهم مربوطين معاً وقاموا بالضغط على الفرامل ..
    Bir diğer iyi şey ise, güçsüz olmayan karbon frenlere sahibim. Open Subtitles الشيء الجيد، هو أنّ لديّ مكابح كربونية و التي لن تتآكل
    Soruşturma sonucunda bir subayın bozuk frenlere rağmen hareket emri verdiği ortaya çıktı. Open Subtitles كشف التحقيق أنّ الضابط أمر بالمغادرة على الرغم من الكابحات المعطوبة
    frenlere bişey yapmış gibi mi? Open Subtitles كان هناك صوت صفير، كما لو كان هناك هواء يخرج من المكابح
    "Bu tecavüzü garip hale getirdin." dedim. Birden delirdi. frenlere asıldı. Open Subtitles "لقد تناولتِ أمر الإغتصاب بغرابة جداً", ثم ارتعبت و ضغطت المكابح
    Marjorie, frenlere bu kadar basmayı bırak. Open Subtitles مارجوري توقفي عن الضغط على المكابح كثيراً
    Her neyse, Yaşlı Teyze'nin Evi'ne doğru dönerken frenlere asılıyor. Open Subtitles على أي حال، الآن بشدة على المكابح لأنه يتحول إلى البيت قديم سيدة.
    Montreal, ozon tabakasının incelmesini durdurmak için fren pedalı olmasına rağmen başlangıçta frenlere sadece bir dokunuş gibiydi. TED في الوقت الذي أصبحت فيه مونتريال دواسة المكابح لإيقاف استنفاذ طبقة الاوزون، ففي بداياته، كان أكثر من مجرد ضغطة على الفرامل،
    frenlere dikkat et biraz gevşek çalışıyor Open Subtitles كن حذراً مع المكابح. والسرعة الثانية في ناقل الحركة سيئة!
    Buraya ilk geldiklerinde frenlere asılarak cesedi suya düşürmeyi planladılar. Open Subtitles في الوقت الذي جائوا هنا لأول مرة تراجعوا هناك وحاولوا استعمال الفرامل
    frenlere ve direksiyona daha bakmadım. Open Subtitles أنا ملاذا وأبوس]؛ ر نظرت إلى الفرامل أو العتاد القيادة.
    frenlere dokunma, ben hallederim şimdi. Open Subtitles لا تلمسي الفرامل سأتولى الأمر بنفسي
    Müstakil frenlere olabildiğince yüklen. Open Subtitles فعلّْ الفرامل التلقائيّة بأكبر قوة ممكنة!
    frenlere dokunursan seni öldürürüm. Open Subtitles ألمس الفرامل وسوف أفجر رأسك
    Gibbs benden Manheim'ın arabasındaki frenlere bakmamı istedi. Open Subtitles جيبز طلب مني التحقق من مكابح سياره مانهيم
    Yani bu demek oluyor ki sürücü frenlere basmadı. Open Subtitles وهذا يعني السائق لم يمسك مكابح الوقوف
    Eğer frenlere asılırsak havaya uçar ve tekerleri beraberinde götürürler ve sonra raydan çıkarız. Open Subtitles إذا نحنُ سنضرب الكابحات وهم سينفجرون سنبطئ العجلات وسنخرج عن السكة
    frenlere basıp "Dur!" diyene kadar durmadı. Open Subtitles هو لم يتوقّف حتى ضع عليه الكابحات وأنا قلت، "ووا! "

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more