"gölete" - Translation from Turkish to Arabic

    • البركة
        
    • للبركة
        
    • بيلابونج
        
    • في بركة
        
    • بالبركة
        
    Jenny'nin bu gölete asla gelmemesi gerekiyordu. Open Subtitles من مفترض أن جيني لا تقترب أبدا من هذه البركة
    Hey, kim Michael'ın gölete dalışını izlemek ister? Open Subtitles من يريد أن يشاهد فلم غوص مايكل في البركة
    Babam, yüzmeyi öğrenmemin en iyi yolu beni gölete atmak diye düşünmüş. Open Subtitles منذ ظن والدي أن أفضل طريقة لتعلمي السباحة كانت بأخذي إلى البركة المحلية
    gölete bakınca garip bir şey olduğu belliydi. Open Subtitles كان هناك شيئاً خاطئ حين تنظر للبركة
    İşte bu yüzden onu o gölete götürmüş ve o besili yaramaz buzağıları göstermiştim. Open Subtitles لهذا أخذته إلى (بيلابونج) لكي أريه الثيران السمينة الكبيرة
    Babam, yüzmeyi öğrenmemin en iyi yolu beni gölete atmak diye düşünmüş. O günden beri böyle. Open Subtitles مذ رأى أبي أنّ أفضل وسيلة لتعليمي السباحة هي السير بي إلى البركة المحليّة وقذفي فيها
    Bu da parkın içinde, gölete oldukça yakın bir yerde öldürüldüğünü destekliyor. Open Subtitles أي أن أقترح مقتلها في الحديقة، و قريبة جدا من البركة.
    Evet ama olay yerinde bulduğumuz ayak izleri Belvedere Kalesi'nden gölete doğru. Open Subtitles الحق، ولكن آثار أقدام التي اكتشفت في موقع الحادث، واجهوا بعيدا عن قلعة بلفيدير نحو البركة.
    Yani orası biraz daha sıcak çünkü su, dibindeki gölete dökülüyor. Open Subtitles هناك حرارة. اذا سوف تكون أكثر سخونة في الأسفل هناك لأن الماء يتساقط على هيئة شلال في البركة
    O gölete tonlarca şeker döktüm. Open Subtitles لقد أنزلت أطنان و أطنان من تلك الأشياء في البركة.
    El frenini indir ve arabayı gölete doğru iteklemeye başla. Open Subtitles حرر فرامل اليد وإدفع بالسيارة نحو البركة
    Siz Ashley'in cesedini tekneye koyduğunuzda ve onu gölete attığınızda o da oradaydı Bayan Dibello. Open Subtitles وكان هناك، السيدة Dibello، عندما كنت وضعت هيئة اشلي في قارب ودفعها إلى البركة.
    çünkü arabanın anahtarlarını gölete attım. Open Subtitles لانني للتو رميت مفاتيح سيارتك في البركة
    - sonra gerçekten gölete düşmüştü. - # that will keep me realizin' # Open Subtitles -ثم سقط فعلاً في البركة #سيبقينيمدركاً#-
    O gölete bakınca yüzümde bir gariplik vardı. Open Subtitles وكان هناك خطباً ما بوجهي في البركة
    Kendimi gölete attım. Open Subtitles ألقيت بنفسى فى البركة
    Tünellere ulaşmak için gölete dalmalıyız. Ben gelmiyorum. Open Subtitles -علينا السباحة تحت البركة لنبلغ الأنفاق
    ...o da, gölete bir kanal kazmak. Open Subtitles أن يحفر قناة للبركة الأصلية
    O gün de, o gölete gitmiştik. Open Subtitles في ذلك اليوم ذهبت إلى (بيلابونج)
    Ve bu nehir, iki mil sonra çok derin bir gölete dökülüyor. Open Subtitles وهذا النهر، بعد ميلين، يصبّ في بركة بلا قاع
    Claire'in iki çocuğunu valize koyup gölete attığını biliyorlardı. Open Subtitles كانوا يعلمون بأنها ستؤذيكم الحقائب بالبركة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more