Her akşam, bölgedeki bir iş kurumu akşam yemeğine sponsor oluyor ve yemeği hazırlaması ve sunması için gönüllülerden oluşan bir grup gönderiyor. | TED | كل ليلة أحد الأعمال التجارية يرعى العشاء ويرسل فريقاً من المتطوعين الذين يساعدوا في صنع وتقديم الوجبة |
Çekirdek kadro, gönüllülerden oluşmalı. | Open Subtitles | وينبغي أيضاً أن يكون طاقم الطائرة من المتطوعين |
Hayır, bu şu çocuk var, diğer gönüllülerden ve hayırı cevap olarak kabul etmiyor. | Open Subtitles | لا,أنه .. هناك شاب من المتطوعين الآخرين ويريد فقط أن يحصل على إجابه مني |
Armağanları gönüllülerden alıyoruz ve giderlerimizi ancak karşılıyor. | Open Subtitles | أياً كانت الهداية التي نتلقاها فهي تطوعية وبالكاد تغطي مصاريفنا |
Bunun gönüllülerden oluşan bir görev olduğunu düşünürsek söylediklerim laf kalabalığı gibi gelebilir. Yani... | Open Subtitles | ,وحيث أنها قليلة الغزارة ...فإنها مهمة تطوُعية |
Evet, gönüllülerden değilmiş. | Open Subtitles | حَسناً، هي لَيستْ a متطوّع. |
Bu uygulamayı, sağlık koçlarının tıbbi asistanlar olduğu kliniklerde ve sağlık koçlarının sağlık bakanlığındaki gönüllülerden oluştuğu büyük bir kilisede test ettik. | TED | جربنا هذا التطبيق في مصحات، حيث مدربو الصحة هم مساعدون طبيون، وفي الكنيسة الحضرية الكبيرة، حيث مدربو الصحة هم متطوعون من وزارة الصحة. |
Bugün gönüllülerden bazıları gelir. | Open Subtitles | من سيحضرون في الوقت الحالي هم مَجموعة من المتطوعين |
Ordunun aksine bizim örgütümüz sadece gönüllülerden oluşur. | Open Subtitles | بخلاف الجيش، منظمتنا تحتوي فقط على المتطوعين |
O zamana kadar gönüllülerden oluşan bir av grubu oluşturabiliriz. | Open Subtitles | حتى ذلك الحين، علينا الإستعانة بفريق من المتطوعين لإصطياده. |
gönüllülerden oluşan bir ekip kuruyoruz. Bir yer kiraladık. Giderek daha çok kişiye ulaşıyoruz. | Open Subtitles | إننا نجمع طاقماً من المتطوعين واستأجرنا مساحة، والأمر ينتشر |
Tüm dünyada gönüllülerden geldi. | TED | وأيضًا من المتطوعين حول العالم. |
gönüllülerden biri birkaç yıl önce kendi babam kalp krizinden fenalaştığında, babamı kurtarmak için olay yerine koşmuştu, o gönüllü Hatzallah'a katılmak için ilk eğitim alanlardan biriydi ve aynı zamanda Doğu Kudüs'ten gelen bir müslüman gönüllüydü. | TED | عندما أنهار والدي منذ بضع سنوات بسبب سكتة قلبية كان أحد أول المتطوعين الذي وصل لكي يحاول إنقاذ والدي أحد هؤلاء المتطوعين المسلمين من القدس الشرقية الذي كان في أول دورة أسست للانضمام إلى هاتزالة. |
gönüllülerden toplayın. | Open Subtitles | و 18 في مسدس دوار عليك دعوة المتطوعين |
gönüllülerden oluşan gruplar kışın şehrin dışında neredeyse tüm irtibatları kesilen ailelere yardım götürmek için kapı kapı dolaştılar. | Open Subtitles | مجموعات من المتطوعين الشباب كانت تتنقل من منزل لأخر لمساعدة العائلات والتى فقدت فى الشتاء تقريباً أى صله بالمدينه فى الخارج |
"Sonderkommando gönüllülerden oluşmuyordu." | Open Subtitles | "الفرق الخاصة المُساعدة" ليست مصّنوعة من المتطوعين |
gönüllülerden biri tarafından bize gönderildi. | Open Subtitles | تم أرسالها من قبل أحد المتطوعين |
POUM, gönüllülerden oluşan ilk ordu. | Open Subtitles | "حزب العمال من اتحاد الماركسي" أول المتطوعين للجيش |
Hyeminwon adında gönüllülerden oluşan bir dernekten geliyorum. | Open Subtitles | (أنا من منظمة تطوعية تسمى (هيمينون |
Bunun gönüllülerden oluşan bir görev olduğunu düşünürsek söylediklerim laf kalabalığı gibi gelebilir. Yani... | Open Subtitles | وحيث أنها قليلة الغزارة, فإنها مهمة تطوُعية... |
Stanford'ta yaptığımız küçük çaplı klinik çalışmada, orta derece Alzheimer hastalarına 4 hafta boyunca haftada bir 20'li yaşlardaki genç gönüllülerden aldığımız yarım litre plazma vererek onları tedavi ediyoruz, sonra da beyin aktivitelerini görüntülüyoruz. | TED | نجري حاليا دراسة سريرية في ستانفورد، حيث نعالج مرضى الزهايمر في مراحل مبكرة بنصف لتر من البلازما يتبرع بها متطوعون عمرهم 20 سنة، وذلك مرة كل أسبوع وخلال 4 أسابيع، ونراقب تفاعل أدمغتهم بواسطة التصوير الطبي. |