120 kartel mahkumunun bir saat icinde salıverilmesini ve Amerikalılarla görüşmelere son verilmesini talep ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يطالبون بإطلاق سراح 120 سجينا من المحتكرين في خلال الساعه القادمه بالإضافه إلى إنهاء أي مفاوضات جديده مع الأمريكان |
Çok üzgünüm, Wai Lin uzakta çok önemli uluslararası görüşmelere yardım etmeye gitti. | Open Subtitles | آسفة جدا ، ذهبت واي لين لتساعد في مفاوضات دولية جد مهمة |
Karşılığında sizden, görüşmelere dürüst bir şekilde devam etmenizi istiyor. | Open Subtitles | ولكن في المقابل يطلب منكم أن تكملوا المفاوضات بشفافية تامة |
Sayın Başbakan, umarım görüşmelere devam edeceksinizdir. | Open Subtitles | , سيدى رئيس الوزراء أتمنى أن تواصل المفاوضات |
Bu görüşmelere başka kim geliyor, Bayan Hamish. | Open Subtitles | من يأتي أيضا الى هذه المقابلات يا سيدة هيميش ؟ |
Benim bütün o görüşmelere ve referanslara yetecek kadar enerjim yok. | Open Subtitles | أنا.. أنا ليس لديَّ الطاقة لإجراء المقابلات والإتصال بالمراجع |
Kendimi senin yerine koydum, ...görüşmelere gittim ve fark ettim ki, ...odayı karamsarlıkla dolduruyorum. | Open Subtitles | كنت بمكانك وذهبت بمقابلات عمل وأدركت أني أملأ الغرفة باليأس. |
Ancak Washington ile hala görüşmelere devam ettiğimizi de bilmelisiniz. | Open Subtitles | لكن يجب أن تفهموا بأننا ما زلنا نتفاوض مع واشنطن |
Kosova'nın geleceği hakkında diplomatik müzakereler yapılıyordu o zamanlar ve bırakın Kosova halkını, Kosova hükümeti de bu görüşmelere gerçekten katılamıyordu. | TED | كانت مفاوضات ديبلوماسية حول مستقبل كوسوفو تجري آنذاك، وكانت الحكومة الكوسوفية قد تخلت عن الكوسوفين لم يكونوا في الواقع من المشاركين في هذه المفاوضات. |
Ancak üst komutanlık, kesin bir dille düşman güçlerle herhangi bir şekilde görüşmelere başlama fikrini reddetti. | Open Subtitles | ... لكن القيادة العليا رفضت بشكل قاطع ...الترحيب بأى فكرة قائمة على... البدء فى مفاوضات مع قوات العدو ... |
Bir an önce görüşmelere başlanmasından yana. | Open Subtitles | ويقترح الشروع في عقد مفاوضات على الفور. |
Ve geri kalanı için görüşmelere çoktan başladık. | Open Subtitles | و حالياً نحن في مفاوضات بالنسبة للبقية |
Birçok uluslararası görüşmelere idarecilik yaptım. | Open Subtitles | كما قلت لقد شققت طريقي في المفاوضات الدولية |
Majesteleri bilmelidir ki, İskoçya'nın vekil Kraliçe'si, kızı, müstakbel Kraliçe Mary ile oğlunuz Prens Edward arasında yapılacak olan evlilik anlaşması için, görüşmelere başlama sözü verdi. | Open Subtitles | جلالتكم يجب أن يعرف بأن الملكة ريجنت في اسكتلندا قدمت الإذن لبدء المفاوضات فيما يتعلق بعقد الزواج |
Bizi arayıp görüşmelere kendisinin katılacağını belirttiler. | Open Subtitles | اتصل مكتبها لتأكيد الحضور في حوار المفاوضات |
Belki eski sevgilini bütün gün internetten takip etmeye bir son verirsen, gerçek görüşmelere de gidebilirsin. | Open Subtitles | ربما إن توقفت عن مطاردة صديقك الحميم السابق عبر الانترنت طيلة اليوم ربما ستحصل على بعض المقابلات الخاصة بك |
Bir şey bulamazlarsa görüşmelere yarın başlarım. | Open Subtitles | سأبدأ في إجراء المقابلات غداً, إن لم يجدوا شيئاً. |
İş ilanlarına baktı, bana kıyafet ödünç verdi, görüşmelere götürdü. | Open Subtitles | بحثت عن الوظائف وأعارتني ثياباً وأوصلتني إلى المقابلات |
Yeni sekreterlerle bu sabah görüşmelere başladığını duydum. | Open Subtitles | سمعت انك ستقوم بمقابلات البدلاء هذا الصباح |
Hetty'nin yeri için görüşmelere başlayacağım eğer sen de düşünürsen. | Open Subtitles | سأقوم بمقابلات شخصيه مع بديل "هاتي" أن كُنتَ تفكر في ذلك المنصب. لا. |
İnansız hava aracını yollayın. Adamlarla görüşmelere başlayalım. | Open Subtitles | أرسلوا تلك الطائرة الآلية لأعلى، يجب أن نتفاوض. |
Bana hükümetimiz, Dail ve İrlanda halkının adına... görüşmelere katılacağımızı söylemiştin. | Open Subtitles | قلت بأنّنا يمكننا أن نتفاوض نيابةعنحكومتنا... وعن الشعب الآيرلندي. |