Julian'a göre, Gördüğümüz her şey arkeolojik bir kazıdır. | Open Subtitles | بالنسبة لجوليان , فإن كل شيء نراه هو تعمق أثري |
Gördüğümüz her şey, fiziksel şeyler mesela sadece ada ve bunun altında, bunu taşıyan coşkulu akıntı. | Open Subtitles | كل شيء نراه كالأشياء الملموسة مجرد جزر ما تحته ما يحمله هو تيار جار |
Gördüğümüz her şey düzenli titreşir. | Open Subtitles | كلّ ما نراه هو في حالة دائمة من اهتزاز. |
Gördüğümüz her şey düzenli titreşir. | Open Subtitles | كلّ ما نراه هو في حالة دائمة من اهتزاز. |
Şu ana kadar Gördüğümüz her şey tam tersini söylüyor. | Open Subtitles | كل شيء رأيناه حتى الآن يقول عكس ذلك تماما. |
-Şimdiye kadar Gördüğümüz her şey sadece başlangıç olabilir.-Bunu daha önce duymuştum. | Open Subtitles | كل شيء رأيناه حتى الآن قد يكون البداية |
Gördüğümüz her şey atom denilen küçük, bölünemez parçalardan oluşuyor. | TED | و هو أن كل ما نراه يتكون من أجزاء متناهية في الصغر لا تتجزأ، تسمى الذرات. |
Gördüğümüz her şey yayılıyor. | Open Subtitles | كل الأشياء التي رأيناها تنتشر. |
Geceleyin gökte gördüğümüz herşey, evrenin ilk anlarındaki Büyük Patlama evresinde, inanılmaz küçük, inanılmaz sıcak ve bulamaça benzeyen bir kütle durumundaydı ve Gördüğümüz her şey bundan fışkırdı. | TED | الآن الانفجار العظيم، كان عصرا في الكون الأولي، حين كان كل ما نراه الآن في السماء ليلا، مكثفا في كتلة صغيرة بشكل مدهش، شديدة الحرارة، ومكدرة جدا، ومنها انبثق كل شيء نراه. |
Gördüğümüz her şey atomlardan oluşmuştur. | Open Subtitles | كل شيء نراه مكون من ذرات |
Gördüğümüz her şey var. | Open Subtitles | كلّ ما نراه موجود. |
Gördüğümüz her şey dünyadaki tüm elementler bir süpernovada yaratılmışlardır. | Open Subtitles | كل ما نراه جميع المواد بكوكب الأرض تمّ تكوينها في مستعرّ أعظم |