Gezegeni o kadar küçükmüş ki diğerini görebilmek için sandalyesini biraz kaydırması yetiyormuş. | Open Subtitles | كوكبه كان صغيراً جداً كل ما كان عليه فعله أن يحرك كرسيه بعض الخطوات ليرى غروباً آخر. |
Ne olduğunu görebilmek için arkasında bakıyormuş ama arkasındaki her neyse onu kovalamaya devam etmiş. | Open Subtitles | ظل ينظر خلفه ليرى ما هو ولكن ايا كان ظل يطارده |
- Bir kolu bukadar incelikle ampute etmek sizede saçma gelmiyor mu sadece hastanın kısa süre sonra asılmasını görebilmek için? | Open Subtitles | الا تعتبره مضيعة لبتر ذراع بنجاح لتري المريض نفذ بعد قليل؟ |
O günleri görebilmek için benden ne konuda yardım bekliyorsun? | Open Subtitles | ما الذي قد أفعله لأساعدك كي أرى هذا اليوم سريعًا؟ |
Ve biz diğer tüm zavallı ruhların nasıl geç doğdukları "taşları nerede olursa olsun görebilmek için" | Open Subtitles | و كم نحن الأرواح المسكينة وولدنا متأخرين جداً لكي نرى الأحجار في أي مكان |
Kardeşimi görebilmek için memnuniyetle kabul ederim efendim. | Open Subtitles | لأجل فرصة للقاء أخي، فسأقبلها بسرور. |
Daha iyi görebilmek için çiziyorsun fakat zihninde gerçek olduğuna inanmadıkça asla gerçek olmayacak. | Open Subtitles | أنت ترسم لتراه بشكل أفضل ولكنها لن تصبح حقيقية أبداً إلا إذا جعلتها حقيقية في عينك |
Ama o çocuğu yeniden görebilmek için her şeyi yapardım. | Open Subtitles | و لكنني على إستعداد لفعل أي شيء في سبيل رؤية ذلك الفتى مجدداً. |
Gezegeni o kadar küçükmüş ki diğerini görebilmek için sandalyesini biraz kaydırması yetiyormuş. | Open Subtitles | كوكبه كان صغيراً جداً كل ما كان عليه فعله أن يحرك كرسيه بعض الخطوات ليرى غروباً آخر. |
Gün ışığını görebilmek için tek olma savaşı verirler. | Open Subtitles | يتقاتلان على مَن سيكون الأول ليرى ضوء النهار |
Keşke bu günleri görebilmek için Saul'umda yaşıyor olsaydı. | Open Subtitles | ليت زوجي كان على قيد الحياة ليرى ذلك |
Sadece bir süreliğine. Bir şeyin parçası olmanın nasıl olduğunu görebilmek için. | Open Subtitles | لفترة, لتري كيف هو الحال عندما تكونين جزأً من شيء ما |
Bazı şeyleri doğru olarak görebilmek için kendi duygularından kopman gerek. | Open Subtitles | لابد أن تحرري نفسك من مشاعرك الخاصة لتري الشيء كما هو في الواقع |
Quantonium'un gücünü onu gerçekten kullanabilecek birinin dokunaçlarında görebilmek için etrafta olamayacak olman çok kötü. | Open Subtitles | إنه لأمر مؤسف كونك لن تكوني بالجوار لتري ما الذي للـ"كوانتونيوم" أن يفعل في لوامس شخص يعرف كيف يستخدمه |
Geçen yıl gördüklerimi görebilmek için hayatımın kışına dek beklemem gerekti. | Open Subtitles | قد أكون أنتظرت شتاء حياتي كي أرى ما رأيته خلال السنة الماضية |
Seninle ilgili önceden göremediklerimi görebilmek için kör olmam gerekiyormuş. | Open Subtitles | كان يجب أن أصبح كفيفة كي أرى أشياء عنك لم أراها من قبل. |
Bu yüzden şüphelimiz Wo-Fat'i daha net görebilmek için çektiğiniz görüntüleri büyüttük. | Open Subtitles | لذا ما فعلناه أخذنا الفيديو الذي صورتموه وعدلناه لكي نرى بوضوح مشتبهنا وو فات |
Kardeşimi görebilmek için memnuniyetle kabul ederim efendim. | Open Subtitles | لأجل فرصة للقاء أخي، فسأقبلها بسرور. |
Şair dönene kadar ona özenle hazırladığı hediyeler yollamış, ...kocasını yalandan yere suçlayarak onu tutuklamış ve ardından o da kocasını görebilmek için randevu istemiş. | Open Subtitles | أرسل لها الكثير من الهدايا لكنها أعادتها بدون أن تفتحها إلى أن قام بإعتقال زوجها بتهم مزيفة ثم طلبت موعداً لتراه |
Noel'den bir gün sonra Henry "Ayı görebilmek için bazen evinizi yakmak zorunda kalırsınız" dedi. | Open Subtitles | (في اليوم الذي تلى الكريسمس قال (هنري " أحيانا يجب أن تحرق منزلك " " في سبيل رؤية القمر " |
Onu sadece görebilmek için tüm hayatımdan vazgeçebilceğimi söyle. | Open Subtitles | أخبره بأني سأهب حياتي كلها حياتي كلها، فقط لكي أراه ثانية |
Sanırım onu açışlarını görebilmek için zamanında geri dönemeyeceğim. | Open Subtitles | أظنّني لن أعود بالوقت المناسب لأراهم يشغّلونه |