Eğer bana bir şans verirseniz, birbirimizle nasıl iyi anlaştığımızı göreceksiniz. | Open Subtitles | و أعلم أنه لما تعطينني فرصة سترين كم نكون رائعين معا |
- Gezegene gitmeden emin olamayız. - göreceksiniz. | Open Subtitles | لايمكننا التأكد من ذلك حتى نعود الى الكوكب حسناً , سترين |
10 bin yıl önceden gelen ateş oyuklarına baktığınızda, rakunları göreceksiniz, kurtları göreceksiniz, tüm farklı yaratık türlerini göreceksiniz. | TED | اذا نظرتم الى حفريات النار من 10،000 سنة مضت، سترون الراكون، الذئاب، سوف ترون كل الأنواع المختلفة من المخلوقات. |
Eminim her şeyin uygun tarihli ve güncel olduğunu göreceksiniz. | Open Subtitles | أنا متأكد أنك ستجد أن كل شيئ صحيح وحتى الآن |
Pulsar her dönüşünde aniden parlayan bir ışık size ulaşacak ve siz onu inanılmaz parlak bir işaret olarak göreceksiniz. | Open Subtitles | ستكون في مسار شعاع النجم النابض وهكذا ، مع كل دوران سيومض الشعاع أمامك ، وسترى هذه المنارة الساطعة الرائعة |
- Çocuklar. Şimdi göreceksiniz. Yatağına dön ve hastalarımı rahatsız etmeyi bırak. | Open Subtitles | الآن سترين , لما لا تعودين إلى السرير وتتوقفين عن سرقة مرضاي ؟ |
Size bu onur nisanini vermek isterim. Arkasina dikkatli bakarsaniz bir numara yazdigini göreceksiniz. | Open Subtitles | أريد أن أقدّم لكِ ميدالية الشجاعة تلك فإن نظرتِ إلى ظهرها عن كثب سترين رقمًا |
Bir hafta içinde geçecek, göreceksiniz. | Open Subtitles | سينتهي الأمر خلال أسبوعٍ أو إثنين ، سترين |
Ancak, buna benzeyen bazı bölgelere baktığınız zaman, yıldızlardan daha fazla sayıda galaksi göreceksiniz ki bu bir tür muamma. | TED | ولكن عندما تنظرون الى بعض هذه المناطق مثل هذا، سترون مجرات أكثر من نجوم، وهذا أمر محير الى حد ما. |
Mavi kitabınızın 34. sayfasını açarsanız, önümüzdeki 4 ay için olan projelerimizi göreceksiniz. | Open Subtitles | إذا فتحتم الصفحة رقم 34 .. من كتابكم الأزرق سترون توقعاتنتا للربع القادم |
Önümüzdeki beş gün içerisinde, daha önce hiç görmediğiniz, hayal etmediğiniz şeyler göreceksiniz. | Open Subtitles | سترون بعض الأشياء في الخمس الأيام القادمة والذي لم تروه أو تتخيلوه ابداً |
Fakat sonunda ne kadar yaklaştığımızı ve bizim ne kadar mutlu olduğumuzu göreceksiniz. | TED | ولكن كما ترون في النهاية لدينا تقريبا نفس النموذج، وكنا مسرورين بذلك جدا. |
Biraz sonra şunu göreceksiniz -- Tamam, burada. Motts sol ayağını oynatıyor. | TED | وسوف ترون الآن .. حسنا.. ها هو موتوس يحرك قدمه اليسرى |
Sanırım bunun sandığınızdan biraz daha karışık olduğunu göreceksiniz özel ajan. | Open Subtitles | أعتقد أنك ستجد الأمور أكثر تعقيدًا من هذا أيها العميل الخاص |
Bunlar Fibonacci sayıları değil, ancak onlara daha yakından bakarsanız, Fibonacci sayılarının, onların içine gizlenmiş olduğunu göreceksiniz. | TED | هذه ليست أرقام فيبوناتشي، ولكن إذا أمعنت النظر، ستجد أن أرقام فيبوناتشي قابعة هناك. |
Şimdi Londra'ya gidin, Parlamento meydanındaki anıtlarda ve David Lloyd George'un anıtında sadece üç sözcük olduğunu göreceksiniz: David Lloyd George. | TED | الآن مايوازي هذا في لندن في ساحة البرلمان وسترى أن نصب ديفيد لويد جورج يتضمن ثلاث كلمات: ديفيد لويد جورج. |
Üzerine çizim yaptığınız kağıdı ters çevirdiğinizde 30 tane yuvarlak basıldığını göreceksiniz. | TED | اقلبوا قطعة الورق تلك التي رسمتم عليها من قبل، اقلبوها للجهة الأخرى و ستجدون 30 دائرة مطبوعة عليها. |
Ve bu videoyu izlediğinizde göreceksiniz ki, acı çeken bir anne gibi bile davranamıyor. | TED | وسترون عندما تشاهدون الفيديو، وهي لا تستطيع حتى التظاهر بأنها أم متألمة. |
Eğer ana kavşağın sağ köşesinin hemen önündeki konferans merkezine giderseniz her köşede, geçiş yeri olmayan dört tane duvar göreceksiniz. | TED | اذا ذهبت الى الزاوية اليمنى عند تقاطع رئيسي أمام مركز المؤتمرات هذا، سترى تقاطع مع أربعة جدران فارغة في كل زاوية. |
Bugün başka konuşmacılar da göreceksiniz, şimdiden biliyorum, çarpıcı şeylerden bahsedecekler, ve, tabii ki, teknolojide asla böyle olmaz. | TED | أعرف أنكم ستشاهدون اليوم متحدثين آخرين، سيتحدثون عن أشياءَ تقصم الظهر؛ لكن مع التكنولوجيا، بالطبع، لا يحدث مثل هذا. |
Onur için yarıştıklarını göreceksiniz. | Open Subtitles | أنت سَتَرى بأنّ يُكافحونَ من أجل الشرفِ. |
Buffy'nin gelişimini size aktardığımda denetlemeye gerek bile kalmadığını göreceksiniz. | Open Subtitles | اسمحوا لي بأن أوجز تقدمها وأعتقد بأنك ستري بأن اختبارك الصارم لا حاجة له |
Mahkemenin de izni olursa, arka kapıda olan eziğin döküntüsünün fotoğrafını göreceksiniz. | Open Subtitles | والآن، لو يناسب المحكمة ستلاحظون أنَّ الصورة توضّح بقايا باب خلفيّ محطّم. |
İçinde 5000 rupi vardı, göreceksiniz. | Open Subtitles | في كيس نقودي يوجد 5000 روبية ستكتشف هذا بنفسك |
Yeni reklam kampanyamızı açıklar açıklamaz siz de göreceksiniz. | Open Subtitles | ستراه حالما نرفع الستار عن حملتنا الإعلانية الجديدة |
Buna bakarsanız hiç açılmamış olduğunu göreceksiniz. | TED | اذا نظرتم الى هذا ، ستروا أنه لم يفتح أبداَ. |