| Başkalarının göremediğini yalnızca o görebiliyordu. | Open Subtitles | هو وحده كان يمكنه أن يرى ما لا يمكن للآخرين أن يروه |
| Başkalarının göremediğini yalnızca o görebiliyordu. | Open Subtitles | كان بإستطاعته هو وحده أن يرى ما لا يراه الآخرون.. |
| Uzaylıların sizi çıplakken göremediğini söylüyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تقول لي أن هؤلاء الأجانب لا يمكن أن نرى لك إذا كنت عاريا. |
| Geleceğini göremediğini söyledi. | Open Subtitles | وقالت إنها لا يمكن أن نرى أي شيء آخر. |
| Beni ne kadar çok sevdiğini ve bunu sadece o sürtük yüzünden göremediğini biliyorum! | Open Subtitles | أنا أعرف كم تحبني، وأنا أعلم أنك فقط لا يمكن أن نرى ذلك بسبب أن الكلبة! |