Babası onu evde onu kimsenin göremeyeceği şekilde saklıyordu. | Open Subtitles | والده أخفاه بعيداً عن الأنظار في منزله حتى لا يراه أي شخص |
Şimdiyse hayatını bir daha göremeyeceği birini özleyerek geçirecek. | Open Subtitles | وسوف يقضى بقية حياته مستعبدا لشخص لن يراه ثانية |
Babasının göremeyeceği bir yerde. Adib, güven bana, o değildi. | Open Subtitles | بمكان لا يراه الأب ، "أديب" ثق بي ليست هي |
Unutmayın, bu başka kimsenin göremeyeceği, gizli bir konu başlığı. | Open Subtitles | تذكروا، هذه مناقشة خاصة، لا يمكن لأحد آخر أن يراها. |
Adama demiş ki, "Neden bu yazıyı arkaya kimsenin göremeyeceği bir yere koydun? | TED | فسأل الرجل لماذا وضعت نقوشاً على هذه القطعة التي لن يراها أحدٌ على الاطلاق ؟ |
Cobb'un hücresinden göremeyeceği binaları. | Open Subtitles | تلكَ الأبنية التي لم يرها (كوب) من زنزانته؟ |
Fakat halen, Oort Bulutu kimsenin görmediği ve göremeyeceği bir manzaradır. | Open Subtitles | وحتى الأن, سحابة أورت بقيت مشهداً لم يراه أحد ولا يمكننا ذلك |
Komşuların göremeyeceği şey ise böyle birinin kimse yokken nasıl davrandığı. | Open Subtitles | لكن ما لن يراه الجيران هو ما يقوم به شخص مثله في الاوقات التي لا يشاهدونه بها |
Ve oradaki zamanımı kimsenin göremeyeceği bir şeyi tartışarak geçirdim. | Open Subtitles | وبقيت هناك أتجادل مع شيء لا يستطيع أحد أن يراه حتى |
Hiç tanımadığı birinin ihtiyaçlarını sağlıyor ve belki de bir daha asla göremeyeceği. | Open Subtitles | لقد وفر لاحتياجات ...شخص لم يعرفه و على الأرجح لن يراه أبدا |
Böylelikle kimsenin göremeyeceği bir yere kilitlendi.. | Open Subtitles | بحيث يصبح معزولا حيث لا يراه احد |
Böylelikle kimsenin göremeyeceği bir yere kilitlendi.. | Open Subtitles | بحيث يصبح معزولا حيث لا يراه احد |
Rincon'un, geldiğini göremeyeceği biri. | Open Subtitles | - شخص لا يستطيع ان يراه رين كون وهو قادم - مايك على حق |
Şey, Bu büyüklük başkalarının göremeyeceği bir şey, ama var. | Open Subtitles | بالواقع، هي عظمة لا يراها الآخرون، ولكنها موجودة |
Mektup, memleketindeki sevgilisine yazılmıştı, ...benim yüzümden bir daha asla göremeyeceği sevgilisine. | Open Subtitles | الرسالة كانت لحبيبتِه في الوطن، فتاة لن يراها أبداً بسببي |
Başkalarının duyup göremeyeceği şeyleri duyup görebileceğine inanıyor musun? | Open Subtitles | أتظنين أن بإمكانك رؤية أو سماع أمور لا يراها ولا يسمعها غيرك؟ |
- İşte bu yüzden seçmenlerin göremeyeceği buraya gelip içki içiyor. | Open Subtitles | لتناول مشروبها الثقيل حيث لا يراها الناخبون فعليا , اتعرفين ماذا ؟ ربما يجب ان تتركي البار الآن |
Rakiplerimin asla göremeyeceği bir aralık bulmuştum. | Open Subtitles | رأيت مساحة بطريقة لا يمكن لمنافسي أن يراها |
Cobb'un hücresinden göremeyeceği binaları. | Open Subtitles | تلكَ الأبنية التي لم يرها (كوب) من زنزانته؟ |
O zaman insanların göremeyeceği bir yere gidelim. | Open Subtitles | أولا، دعينا نذهب لمنطقة حيث لا يرانا الناس |
Konstantiniyye'nin surlarını yerle bir edecek tarihin bir daha göremeyeceği büyüklükte bir top dökmeni istiyorum senden. | Open Subtitles | أريدك أن تصنع مدفعا عملاقا كافيا لتحطيم أسوار "القسطنطينية". شىء لن يُرى فى التاريخ مرة أخرى. |