| Kapıdan çıkarken neler giymiş olduğunu görmeliydiniz. | Open Subtitles | كان يجب أن تروا ما كانت ترتدي و هي خارجة |
| 12'nci defa yatağını yaptırırken, ...8612'nin yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz. | Open Subtitles | كان يجب ان ترى وجه 8612 عندما جعلته يقوم بترتيب سريره للمره ال12. |
| Ve onun gözlerini görmeliydiniz. Benin ne olduğunu anlayacağımdan öyle korktu ki. | Open Subtitles | و كان يجب أن ترى تلك النظرة في عينه كان يخشى أن أكتشفه |
| Babamın araba almadan önce yaptıklarını görmeliydiniz. | Open Subtitles | عليك رؤية ما كان يفعله أبي قبل أن يشتري سيارة جديدة |
| Stüdyoya geldiklerinde otobüsü görmeliydiniz. | Open Subtitles | عليكم رؤية الحافلة التي جلبتهم إلى الأستوديو. |
| Yüzlerini görmeliydiniz. | Open Subtitles | ليتك رأيت النظرات التي ارتسمت على وجهيهما |
| Seçmelerdeki diğer kadınları görmeliydiniz. | Open Subtitles | كان عليكم ان تشاهدوا تلك المرأه الأخرى في تجربة الأداء |
| Söyleyecektim, ama beni o gelinliğin içinde görmeliydiniz. | Open Subtitles | كنت سوف أفعل ولكنكم يا رفاق كان يجب أن تروني في فستان الزفاف |
| Kapıdan çıkarken neler giymiş olduğunu görmeliydiniz. | Open Subtitles | كان يجب أن تروا ما كانت ترتدي و هي خارجة |
| Bu şehri hala doluyken görmeliydiniz. | Open Subtitles | كان يجب أن تروا هذه المدينة عندما كانت بها حياة |
| Dostum, birbirinizi suçlamaya başladığınızda yüzünüzün halinizi görmeliydiniz. | Open Subtitles | عليكم أن تروا وجوهكم الآن عندما بدأتم بلوم بعضكم الآخر |
| Senelerce O'Rourke'un Yeri'ne getirdiği kadınları bir görmeliydiniz. | Open Subtitles | أعني، يجب ان ترى بعض النساء التي إنجذبّ لهن في حانة "أوروك" على مدار السنين |
| - Şunun yaptıklarını görmeliydiniz. | Open Subtitles | كان يجب ان ترى ما فعلت هذه الواحدة ...إنزع يديك القذرة عني - عاهرة - |
| Kim olduğumu anladıklarında yüzlerini görmeliydiniz. | Open Subtitles | كان يجب أن ترى وجوههم عندما أدركوا من أكون. |
| Vay be, bu muhteşemdi. Yüzlerinizi görmeliydiniz. | Open Subtitles | كان ذلك ممتاز جدا كان يجب أن ترى وجوهك |
| Ve haklıydı da. Yemeklerimizi görmeliydiniz. | Open Subtitles | ولقد كان محقاً يجب عليك رؤية الأشياء التي نقدمها |
| Yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz. | Open Subtitles | كان عليك رؤية النظرة على وجهها |
| "Bu adami diyordum"-- onu board okulunda görmeliydiniz.. | Open Subtitles | كان عليكم رؤية هذا الرجل في المدرسة الداخلية |
| Aslında bunu görmeliydiniz. | Open Subtitles | تعرفون، يا رجال كان يجب عليكم رؤية ان هذا سيأتي |
| Yüzündeki ifadeyi görmeliydiniz. | Open Subtitles | ليتك رأيت النظرة على وجهها |
| Siz benim Belçikada sunduğum flört şov'unu görmeliydiniz. | Open Subtitles | يا رفاق ، يجب أن تشاهدوا الإعلان الذي صورته "بلجيكا" |
| Beni görmeliydiniz. | Open Subtitles | ... كان عليكم ان تروني |
| Suratınızdaki ifadeyi görmeliydiniz. | Open Subtitles | كم أتمنى لو كان في إستطاعتكما رؤية تلك النظرة على وجوهكم |
| Onu görmeliydiniz. Öyle korktum ki. | Open Subtitles | كان يتوجب عليك ان تراه لقد كان خائفاً جداً |
| Bir de onu kedisi öldüğünde görmeliydiniz. | Open Subtitles | كان عليك رؤيتها حينما ماتت قطتها |
| Adamı görmeliydiniz. | Open Subtitles | أنت should've رَأى هذا الرجلِ. |