Şimdi, buradaki anafikir ise daha fazla veri bizim sadece daha fazla görmemizi değil, baktığımız şeyin daha fazlasını görmemizi sağlar. | TED | المقصود بهذا هو أن كثرة البيانات لا تسمح لنا فقط برؤية أشياء أكثر عن ما نراه. |
Gerçekten çekmecesinde bizim görmemizi istemediği bir şey var mıdır? | Open Subtitles | أتفترض أنه كان هناك شيء في الدرج لم يرد أن نراه ؟ |
Doğru olanı yapmaya çalıştığını görmemizi istedi. | Open Subtitles | اراد ان يتأكد من اننا نراه يحاول القيام بالعمل السليم |
vücutla ilgili görmemizi sağladıkları şeyler de sizi hayretlere düşürürdü. | TED | بل اعني رؤية اشياء عن الجسم البشري تجعلك تشعر بالانبهار |
Ve bu kim olduğumuz konusundaki devrim politikayı, bana göre, farklı bir şekilde görmemizi sağlar, en önemlisi, insan sermayesini farklı bir şekilde görmemizi sağlar. | TED | وهذه ثورة في من نحن اعطتنا طريقة مختلفة للنظر في السياسة كما اعتقد بطريقة مختلفة, على قدر اعلى من الاهمية, في رؤية رأس المال الانساني. |
O köşede görmemizi istemedikleri şey ne? | Open Subtitles | مالذي في تلك الزاوية التي لايريدوننا أن نراها ؟ |
Evren karmaşıktır ve bunu görmemizi sağlıyorsunuz. | Open Subtitles | العالم فوضوي و أنت تجعلنا نشاهده |
Biz yaratık bizim ne görmemizi istiyorsa onu gördük, bizi izinden uzaklaştırmak için. | Open Subtitles | لقد رأينا ما أراد الوحش أن نراه لأجل إقصائنا عن الحقيقة |
O kitapta görmemizi istemedigin sey nedir? | Open Subtitles | مّا الأمر، مّا الذي لا تريدينا أنّ نراه بذلك الكتاب؟ |
Acelesi varmış, ama orada ne varsa görmemizi istememiş. | Open Subtitles | ربما كان على عجلة للمغادرة لكن مهما كان موجوداً على الحاسب , لم يرغب أن نراه |
O kitapta görmemizi istemediğin şey nedir? | Open Subtitles | مّا الأمر، مّا الذي لا تريدينا أنّ نراه بذلك الكتاب؟ |
Kayıtlarımı çaldı. görmemizi istemediği bir şey var. | Open Subtitles | لقد سرق شريطي، ثمّة شيءٌ لا يودّنا أن نراه. |
Bu kutuların içinde, Artie'nin görmemizi istemediği bir şey olmalı. | Open Subtitles | هناك شيء في هذه الصناديق أراد آرتي الا نراه |
Ayrıca sorunlarımız arasındaki bariz bağlantıları görmemizi engellerler. | TED | وهي تمنعنا أيضًا من رؤية الروابط الواضحة بين القضايا. |
Ve daha büyük ölçekte ise, hızlı çekim, gezegenimizin hareketini görmemizi sağlar. | TED | وبمقاييس كبيرة، تمكننا هذه التقنية من رؤية عالمنا بتحركاته. |
Daha derine, yakına, daha ileriye gidin ve ilişki türleri kurun. Aslında bu ilişki türleri, bütünsel kişiyi görmemizi ve basmakalıp düşüncelerden kurtulmamızı sağlar. | TED | أقول لكم، اذهبوا أعمق وأقرب وأبعد وقوموا ببناء أنواع العلاقات، أنواع العلاقات التي تدفعكم بالفعل إلى رؤية الشخص بأكمله وأن تقفوا ضد الصور النمطية. |
O köşede görmemizi istemedikleri şey ne? | Open Subtitles | مالذي في تلك الزاوية التي لايريدوننا أن نراها ؟ |
Sanki laboratuardakiler, görmemizi istemiyorlarmış falan gibi. | Open Subtitles | إنها مثل المختبر ، لا يريدونا أن نراها ، أو شيء ما. |
Yani, sürekli "normal" algımızı sorgulamalıyız, çünkü bu, toplum olarak bizim gökyüzünü olduğu gibi görmemizi sağlayacak. | TED | ولذلك يجب علينا تحدي مفهومنا لما هو طبيعي باستمرار، لأنه بفعلنا هذا سنسمح لأنفسنا كمجتمع برؤية حقيقة السماء أخيراً. |
Bunu görmemizi istediler-- performans sanatlarını. | Open Subtitles | أرادونا أن نشاهده كأداء تمثيلي. |
kadın olan bir erkek görmemizi istedim. | Open Subtitles | رجل عاش كامرأة. أريدنا أن نشاهد هذا. |
Böyle bir şeyi görmemizi bile istemezdi. | Open Subtitles | إنها لم تريد منا حتى أنّ نرى هذا الشيء. |
Sorunun kaynağını görmemizi sağlayacak. Umarım. | Open Subtitles | هذا ما سيخبرنا بالمشكلة آمل هذا |
Ya bu bir tuzak ya da görmemizi istediği bir şey var. | Open Subtitles | حسنا,إذن هذه مكيدة من نوع ما أو أنه يريدنا ان نرى شيئا |