| Küçük olan, oğlan, çok güçlü. Eminim kız da güçlüdür. | Open Subtitles | الأصغر، صبي إنه قوي جداً أراهن أن الفتاة قوية أيضاً |
| Ölüm sonrası için umut değil ama şu an Afrika için bir umut çünkü inananlar güçlüdür. | TED | ليس الأمل ما بعد الحياة الدنيوية، ولكن الأمل في أفريقيا اليوم، لأن الإيمان قوي ومؤثر. |
| Bugün bir çocuğun Playstation'u 1996'dan kalan askeri üstün bilgisayardan daha güçlüdür. | TED | بلاي ستيشن لطفل اليوم أقوى من حاسب عسكري عظيم من عام 1996. |
| Bazı anlarda, iyi yerleştirilmiş bir piyon, kraldan daha güçlüdür. | Open Subtitles | هناك أوقات عندما يكون البيدق بوضع جيّد أقوى من الملك. |
| Değil mi? Kızlar zayıftır, erkekler ise güçlüdür. | TED | أليس صحيحًا؟ الفتيات ضعيفات، والأولاد أقوياء. |
| Vader güçlüdür. Hatırla öğrendiklerini. Sana yardım edecektir. | Open Subtitles | قوى هو فيدر، تذكر ما تعلمته باستطاعته حمايتك |
| alaşım olarak kullanılır. Öylesine güçlüdür ki. sadece azıcık miktarlarda ihtiyaç duyarız. | TED | في شكل سبائك. إنه قوي بحيث نحتاج الى كميات صغيرة منه. |
| Solly'nin başka bir özelliği de bu, korkunç derecede güçlüdür. | TED | هذه ميزة أخرى لسولي، أنه قوي بشكل فظيع. |
| Örnek olarak şempanzeler güçlüdür, Eşit şartlarda ele alırsak, bir insanın iki katı kadar güçlü olabilirler. | TED | فمثلاً، فإن الشمبانزي قوي وبمقياس رطل لكل رطل، فإن الشمبانزي أقوى مرتان من ذكر الإنسان. |
| Ve bu o kadar güçlüdür ki öyle olacağı belliyken bile işe yarar. | TED | هذا قوي جداً، وهذا ينجح عندما تراه يقترب. |
| Hepsi aynı tip süper güce sahipler: Bazıları uçabilir, bazıları daha güçlüdür, bazıları görünmez olabilir. | TED | لديهم نفس النوع من القوى العظمى: بعض يمكن أن تطير، وبعضها قوي جدًا، والبعض يمكن أن يكون غير مرئي. |
| Elleri güçlü olanın beyni de güçlüdür derler. | Open Subtitles | أظنّها صحيحة الذي يَقُولونَ، الأيدي القوية، عقل قوي. |
| Domuzları tutmak zordur ve büyük olanları, insanlardan daha güçlüdür. | Open Subtitles | السيطرة على الحيوانات أكثر صعوبة والكبيرة منها أقوى من الإنسان |
| Alex, bir çift canlı herhangi bir sekiz toptan epey güçlüdür. | Open Subtitles | أليكس، وهو صبغي مزدوج هو أقوى بكثير من أي الكرة ثمانية. |
| Konoha'nın Sarı Şimşek'i mi yoksa Beyaz Diş'i mi daha güçlüdür? | Open Subtitles | ،أتساءل من هو أقوى وميض كونوها الأصفر أم ناب كونوها الأبيض؟ |
| Bazı insanlar güçlüdür, diğerleri zayıf. | Open Subtitles | ، بعض الأشخاص أقوياء و البعض الآخر ضعفاء |
| Oğlum güçlüdür. Bahsettiğiniz beyin yıkama ile savaşıyor. | Open Subtitles | ان ابنى قوى انه يقاوم غسيل المخ الذى تقول عليه |
| Savunma Avukatları Ofisi güçlüdür. | Open Subtitles | حسنٌ، مكتب المحاميّ العام قويّ |
| Bu çocuklar hiçbir şey olabilir, ama bunlar çok güçlüdür. | Open Subtitles | هولاء الاطفال لا يملكون شيئا لكنهم اقوى شيء في العالم |
| Oluşturduğun yapılar ancak iraden kadar güçlüdür ve iraden acınası durumda. | Open Subtitles | ضرباتك الحاسمة ستكون في قوّة إرادتك، وجلياً إنّ إرادتك مثيرة للشفقة. |
| Koku, anıları canlandırmada oldukça güçlüdür. | Open Subtitles | الرائحه تكون قويه بشكل ملحوظ فى استرجاع الذكريات |
| Mesleğimden dolayı parmaklarım güçlüdür. O yüzden sorun olmadı. | Open Subtitles | لأنّ لديّ أصابع قويّة من فعل ما أبرع فيه، لذا فإنّي كنتُ جيّداً. |
| - Bu meyve aromalı şampuan çok güçlüdür. | Open Subtitles | -لآن هذا علاج لبصيلات الشعر يمكن أن يكون قوياً بعض الشيء |
| güçlüdür, hızlıdır ve dengesini çok iyi sağlar ve vücuduna hakimdir. | TED | هي قوية و سريعة تملك توازنا ممتازا و تحكما بدنيا جيدا. |
| Gözyaşı Taşı'nın anahtarının o olduğunu biliyor olmalı. Bu duvarlar güçlüdür. Uşaklar bize ulaşamazsa kimseyi öldüremez ve tekrar ölürler. | Open Subtitles | هذهِ الجدران صلبة ، لن يتمكن جالبي الشقاء من عبورها حينئذٍلنيتمكنوامنالقتل،وسيموتوا مرةأخرى . |
| Burada rüzgâr öylesine güçlüdür ki bu divi divi gibi ağaçlar, tek bir yöne yatarlar. | Open Subtitles | الريح قويةُ جداً هنا , تلك الأشجارِ مثل هذه ديفي ديفيز، كُلّ طريق لميلِ واحد. |
| Belki de büyüsü bu şekilde çalmak için fazla güçlüdür. | Open Subtitles | ربما سحرها اقوي بكثير من سرقتهِ بهذه الطريقة |
| Biliyorsunuz eylemler kelimelerden çok daha güçlüdür. | Open Subtitles | أتعرف، الأفعال تتحدّث بصوتٍ أعلى من الأقوال. |