| Bir şeyi açıklığa kavuşturalım, ...çünkü söylediklerine inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | دعني أفهم هذا، لأنني أواجه صعوبة في تصديقه |
| Endoskopik tedavi uygulayabilecekken hastayı neden açacağımı anlamakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | أنا أواجه صعوبة في فهم السبب الذي سيجعلني أفتحها بينما يمكنني علاجها بالتنظير. |
| Yüksekliği korumakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | أواجه صعوبة في الحفاظ على الإرتفاع. |
| Önceden böbürlendiğin tek bir şey olmamasına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | شيء وحيد أجد صعوبة في فهمه أنك لم تجد شيء واحد تفخر به من قبل |
| Önceden böbürlendiğin tek bir şey olmamasına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | شيء وحيد أجد صعوبة في فهمه أنك لم تجد شيء واحد تفخر به من قبل |
| Bozulmayı etkileyebilecek bitkilerin tarafınızdan fark edilmemiş olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | أجد من الصعب أن أصدق أن هذه النباتات التي ستؤثر على التحلل لم تلاحظها أنتَ |
| Tek çarenizin şiddete başvurmak olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | أجد من الصعب ان أصدق ان العنف كان الخيار الوحيد في ذلك الوقت |
| Ama bu adamın başkalarının zihnini okuyabildiğine inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | لكني لا أستطيع أن أقبل أن هذا الرجل يسمع أفكار شخص آخر. |
| Amiral, Bauer'in uçağı sivillere karşı kullanacağına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | أدميرال، من الصعب عليَّ أن أقبل أن (باور) سوف يستخدم الطائرة كسلاح |
| "Amaci veya anlami bulmada güçlük çekiyorum." | Open Subtitles | أواجه صعوبة في إيجاد هدف أو معنى |
| - Duygularını anlamakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | إني أواجه صعوبة في تحديد مشاعرك |
| Konsantre olmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | أواجه صعوبة في التركيز. |
| - GECE 3:25 NOME POLİS KARAKOLU Burada olanları anlamakta, büyük güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | ..أنا أواجه صعوبة في |
| Söylediklerinizi anlamakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | أواجه صعوبة في فهم ما تقوله. |
| Önceden böbürlendiğin tek bir şey olmamasına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | شيء وحيد أجد صعوبة في فهمه أنك لم تجد شيء واحد تفخر به من قبل |
| Yani kitapları bizden çaldığına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | لذلك فأنا أجد من الصعب تصديق أنها كانت تسرق كتب منا |
| Onun yanında olmadığına inanmakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | أجد من الصعب تصديق... إنّك لم تكن معها في كل هذا. |