"güçlükle" - Translation from Turkish to Arabic

    • بالكاد
        
    • بصعوبة
        
    • أردعه
        
    Görüntülerde 13 yaşında ve güçlükle iki kelimeyi bir araya getirebiliyor. Open Subtitles هي بعمر 13 سنة هنا ويمكن أن توتّر كلمتان بالكاد سوية.
    500 milyon yıl boyunca bir hayvanın güçlükle değiştini anlıyoruz. Open Subtitles مع هذا المخلوق الذي بالكاد يتغير منذ 500 مليون سنة.
    Daha 20 yaşlarında bir kadındı, güçlükle nefes alıyordu. TED كانت المرأة بالكاد في العشرينات من عمرها وبالكاد تتنفس.
    Topladığım dalları elimde zar zor tutarak otobüslerde ve metroda binbir güçlükle eve getirebilirdim. TED كنت أجلب الاغصان إلى المنزل و أشرع بركوب الحافلات ومترو الإنفاق، و بالكاد كنت أستطيع حمل تلك الاغصان
    Bu atmosfer benim için çok nadir sayılır, güçlükle nefes alıyorum. TED الهواء ضئيل جداً في المكان الذي أنا فيه لدرجة أني أحس بصعوبة التنفس.
    Burası çok karanlık. Seni güçlükle görebiliyorum. Open Subtitles إن المكان مُظلم هُنا بالكاد أستطيع رؤيتكى
    Yola çıkmadan önceki gece güçlükle uyuyabildim. Open Subtitles في الليلة التي سبقت رحيلي بالكاد أغمضت جفوني
    Mahkemede arkanda oturuyordum, yüzünü güçlükle görebildim. Open Subtitles ولكن هنالك في المحكمة, لقد كنت جالسة خلفك كُنتُ بالكاد أرى وجهك
    Sesi çok kısık, ne söylediğini güçlükle duyabiliyorum. Open Subtitles صوتها منخفض جدا أنا بالكاد أستطيع سماعها
    Doug, kasların öyle gelişiyor ki kollarımı güçlükle dolayabiliyorum. Open Subtitles عضلاتك تكبر كثيراً، بالكاد أستطيع أن أحتضنك
    Yani.. ee o yarış gömleğinizle güçlükle sakladığınız göğüslerinizin arasından adeta kaymak... Open Subtitles أنا أعني، أن يُشبِّع بالماء زوج من الثدي بالكاد يغطَّى بواسطة قميص سباق
    Geliyor, ama geceleri gözümü güçlükle açık tutabiliyorum. Open Subtitles هو يَعمَلُ، لَكنِّي يُمْكِنُ أَنْ أَبقي عيونَي بالكاد تَفْتحُ في الليل. أَنا هنا في 6:
    11nci Blok'ta, içine tıka basa doldurulan mahkûmların güçlükle nefes aldığı ve sadece ayakta durabildikleri hücreler ile içine konulanların ölene kadar aç bırakıldığı hücreler vardı. Open Subtitles فى المبنى 11 كانت الزنازين مُقامة حيث السجناء محشورين سوية برعب حتى أنهم بالكاد يتنفسون
    Geveleyerek konuşuyordu. Dediklerini güçlükle anlayabildim. Open Subtitles وكلامها كان متعثرا جدا بالكاد استطعت فهمها
    Bazen ne dediğini güçlükle anlıyor ama bir şekilde Çince konuşabiliyor Open Subtitles بالكاد يفهم ما تقوله في بعض الأحيان، ولكن بطريقة ما يتحدّث الصينيّة؟
    Bense açıklayamayacağım çünkü kendime bile güçlükle açıklıyorum. Open Subtitles .. ولن استطيع تفسيره لك لانه أنا بالكاد أفسره لنفســي
    güçlükle düşünebiliyorum, yemek yememi kontrol altında tutmam umurumda değil. Open Subtitles بالكاد استطيع التفكير جيداً لاتقلقي بشأن أكلي
    Bertrand ölmüştü, Foyet güçlükle nefes alıyordu. Open Subtitles بيرتراند كانت ميتة عند وصولها للمشفى فوييت يتنفس بالكاد
    En üst düzey solunum cihazına bağlamışlar ama güçlükle basıncını sağlayabiliyormuş. Open Subtitles وضعوها بالعناية القصوى. لكنها تحافظ على ضغطها بصعوبة.
    Tansiyonları düşüyor. Sistoliği güçlükle koruyorlar. Open Subtitles ضغط الدم يهبط عمودياً الضغط الانقباضي متماسك بصعوبة
    Onlara karşı on beş dakika büyük güçlükle karşı koyduk. Open Subtitles تمت مقاومتهم لمدة 10 دقائق و بصعوبة بالغة
    O kadar kötü durumdayım ki, güçlükle dayanıyorum. Open Subtitles هذا دمار، لا يمكنني أن أردعه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more