Gerçekten nazik olmak gülümsemek, yolda selam vermek, biri konuşurken tamamen dinlemek gibi küçük şeyler yapmaktır. | TED | أن تكون دمثًا بحق يعني فعل الأمور البسيطة، مثل الابتسام وإلقاء التحية في الممرات، والإنصات جيدًا عندما يحدثك شخص ما. |
Bir sürü sebebi var. Bir penguen gördüğünde gülümsemek gelir içinden. | Open Subtitles | لا أعلم اسباب كثيره ، احده بأنك لا تستطيع ان تتوقف عن الابتسام وانت تشاهدهم |
Burada güvenden hissetmeni ve belki de gülümsemek için sebep bulmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدكِ أن تشعري بالأمان هنا و أن تجدي سبباً يُمكنكِ من الإبتسام |
Tümörün habis olduğu ortaya çıktığında, Frankie için gülümsemek çok zordu. | Open Subtitles | لقد كان صعباً على فرانكي الإبتسام عندما الورم كان خبيثاً |
Ayakta durup gülümsemek bu kadar eğlenceliyken neden yürüsün ki? | Open Subtitles | نعم، لم تمشي عندما تقف هناك تبتسم وتمرح كثيراَ ؟ |
Bütün yaptığım gülümsemek ve kıçımı sallamaktı. | Open Subtitles | كل ما فعلته هى الابتسامة واظهرت له مؤخرتى |
Tek isteğim, oğlumun doğum gününde gülümsemek ama bunu bile yapamıyorum. | Open Subtitles | , كل ما أردته هو أن أبتسم في عيد ميلاد ابني و لا أستطيع فعل هذا |
- Herkes arkamdan fısıldarken giyinmek ve gülümsemek. | Open Subtitles | ارتدي فستان و ابتسم بينما الجميع يهمس وراء ظهري |
Ve hayır, bu sefer gülümsemek işe yaramaz, ye şunu. | Open Subtitles | ولا، هذه المرة الإبتسامة لن تنفع، لذا تناوليه كله |
Bir penguen gördüğünde gülümsemek gelir içinden. Ayrıca derilerinde o şık smokin durur hep. | Open Subtitles | لا أعلم اسباب كثيره، احده بأنك لا تستطيع ان تتوقف عن الابتسام وانت تشاهدهم |
Tek yapman gereken gülümsemek sonra yavru köpeğe dönüşüyor. | Open Subtitles | كل ما عليكِ فعله هو الابتسام له و سوف يصبح كـ الجرو |
Günün sonunda tek yapabileceğin gülümsemek, işin içindeymiş gibi davranmak, ve ateş açıldığında öldürülmemeye çalışmaktır. | Open Subtitles | في نهاية اليوم كل ما يمكنك القيام به هو الابتسام العب بقربه لكن حآول الا تقتل عندما يبدأ اطلاق النار |
Hiç kimsenin bir suçluyu işe almayacağı için, karısının ona baktığını bilen komşulara gülümsemek ve kafa sallamak? | Open Subtitles | الإبتسام والإيماء للجيران الذين يعرفون أن زوجتك هي المُعيلة لأنك مُجرم ولن يستأجرك أحد؟ |
Devamlı gülümsemek zor olmuyor mu? | Open Subtitles | ألا تتعبي من الإبتسام مثل ذلك طوال الوقت؟ |
Her sabah masaya oturup ona ve kızına gülümsemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | أنت لست مضطراً أن تجلس على الطاولة و تبتسم إليه و إلى إبنته كل صباح |
tüm yapmam gereken gülümsemek ve teşekkür etmek ondan sonra seni Kelly'i görmeye götürürüz. | Open Subtitles | وانت كل ماعليك هو ان تبتسم وتقول شكراً ثم سناخذك لرؤية كيلي |
gülümsemek beni değiştiriyor, değil mi? | Open Subtitles | الابتسامة غيرتنى ، أليس كذلك؟ |
gülümsemek miydi o? | Open Subtitles | هل هي الابتسامة ؟ |
Sonunda gülümsemek, dansı bırakmak ve her şey yolundaymış gibi davranmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | ..لذلك، في النهاية اضطررت لأن أبتسم وأرقص مبتعدةً وأتظاهر بأن كل شيء على ما يرام |
Benimse tek yapmam gereken Max'i koluma takıp el sallamak ve gülümsemek. | Open Subtitles | ...كل ماعلي فعله هو ان ابتسم و الوح واجعل "ماكس" بين ذراعي |
Yorgunken hastayken turneye devam etmek zorunda olmak, daima gülümsemek zorunda kalmak, hiç kolay olmuyor. | Open Subtitles | عمل الرحلات ، حتى وانت متعب او عندما تشعر بالمرض ودائماً تحلى بتلك الإبتسامة على وجهك لم يكن الامر سهلاً دائماً |
İşi sinsi sinsi gülümsemek ve tıpkı bir doğum günü palyaçosu gibi dengesizce kahkaha atmaktı. | Open Subtitles | لديه إبتسامة كمصيدة دببة , و ضحكة كمهرّج عيدِ ميلاد مُفسد |
Evet. Laboratuvardan Larry'ye gülümsemek zorunda değildin. | Open Subtitles | لم تستطيعي أن تبتسمي في وجه لاري رجل المختبر |
Burada olma nedenim, gülümsemek ergen oğlanlara 31 çekip attıracakları bir şey ve yönetmen tarafından cinsel tacize uğramak. | Open Subtitles | أنا هنا لأبتسم وأعطي المراهقين شيئاً ليستمنوا عليه و لكي اتعرض للتحرش من المخرج |
Üç dört yıl içinde, yabancılara gülümsemek bile yasa dışı olacaktır. | Open Subtitles | لاحقاً سيكون هناك قانون يمنع التبسم للغرباء |
Çünkü eğer bir dakika daha gülümsemek zorunda kalırsam kusacağım. | Open Subtitles | لأنني لو أضطررت للإبتسام لدقيقة إضافية فسوف أتقيأ. |
Bıyığımı okşayıp, gülümsemek istiyorum. | Open Subtitles | يجب أن أنظف شاربي, مع ابتسامة على وجهي |