"gülümsemeye" - Translation from Turkish to Arabic

    • الإبتسامة
        
    • الابتسام
        
    • ابتسامة
        
    • الإبتسام
        
    • الابتسامة
        
    • ابتسم
        
    • إبتسامة
        
    • التبسم
        
    • البسمة
        
    • ابتسامه
        
    • تبتسمي
        
    • بالإبتسام
        
    • للإبتسام
        
    • مبتسمه
        
    • مبتسمين
        
    Yüzündeki kibirli gülümsemeye bak. Open Subtitles أنـظروا إلـى الإبتسامة المتعجرفة علـى وجـهه
    Ona bu dünyada gülümsemeye değer bir şey olmadığını söyledim. Open Subtitles لقد قلت له، ليس هناك في هذا العالم ما يستحق الابتسام
    Gözlerini açtığında yüzünde donup kalan korkmuş ifade bir gülümsemeye dönüştü. TED وعندما فتح عينيه، تحولت نظرات الرعب على وجهه إلى ابتسامة.
    Yine de gülümsemeye çalış. Open Subtitles حاولي الإبتسام بأية حال لا أحد يحبّ العروس الكئيبة
    Evet, Hepsi gülümsemeye sahipler belkide birisi gülmeleri için akupunktur noktalarına vurdu. Open Subtitles نعم،الجميع لديهِ تلك الابتسامة. ربما شيء ضربه عالجهُ بِالإبر في أماكن الجسم المُضحكه
    gülümsemeye devam et. Ama sanırım bir şeyler ters gidiyor Open Subtitles ابتسم هنا ، لكني انا اشك بوجود شيء خطير هنا
    Biraz gülümsemeye ne dersin, kahrolası it? Open Subtitles حسناً، ماذا عَنْ إبتسامة كبيرة لطيفة أنت خبيث نحيل
    gülümsemeye devam edecek ve kendi yoluna gidecek. Open Subtitles فهو يواصل التبسم و يكون باله في شيء آخر ثم يرحل
    Bu doğru comebola. gülümsemeye devam et. Open Subtitles هذا صحيح كوميبولا إذن حافظ على الإبتسامة
    Serseridir, insanın başına iş açıp durur ama çoğu zaman suratındaki gülümsemeye bir tane yapıştırmak istemişimdir. Open Subtitles بالطبع هو نذل وصانع مشاكل وأغلب الأحيان أرغب بصفع الإبتسامة من على وجهه
    Oy verenlerin 23% gerçek gülümsemeye oy verirler. Open Subtitles الناخبون يستجيبون بنسبة 23 بالمئة نحو الإبتسامة العريضة.
    Ona bu dünyada gülümsemeye değer bir şey olmadığını söyledim. Open Subtitles لقد قلت له، ليس هناك في هذا العالم ما يستحق الابتسام
    Evet, zorla gülümsemeye çalışıp sonunda sahiden mutlu olmak gibi. Open Subtitles نعم، كإجبار نفسك على الابتسام حتى تشعر بالسعادة.
    gülümsemeye başla, yoksa seni depoya yollarım, orada kimse seni göremez. Open Subtitles ستبقين ابتسامة على وجهك أو سأتركك عند أرفف المخازن حيث لا يراكِ أحد
    gülümsemeye çalış çünkü hayattasın ve bu senin işin. Open Subtitles أرغم نفسك على الإبتسام لأنك على قيد الحياة وهكذا دواليك
    Hani, bizler o gülümsemeye cevap vermeye programlanmışız ve o da gülümsemeye programlanmış ya ama o anda düşündüğüm o değil. Open Subtitles وبالطبع كنا مبرمجين علي الاستجابة لتلك الابتسامة وهو كان مبرمجا لان يمنحها ولكن لم يكن هذا هو الامر
    gülümsemeye basladi. Open Subtitles ولقد ابتسم حينما فعل ذلك.
    Ve Noeller yalan rüzgârına dönüşür baban zorla gülümsemeye çalışırken. Open Subtitles وتصبح أعياد الميلاد أقل إشراقـا عندمــا يبدأ والدك يضع إبتسامة زائــفة على وجهه
    Herkes gülümsemeye devam etsin. Eğer bunu öğrenirse büyükannem yaşayamaz. Open Subtitles واصلوا التبسم سيقتل جدتي لو علمت
    Annem, bazen, insanların ağlayarak içlerinde gülümsemeye yer açmaları gerektiğini söyler. Open Subtitles الناس يحتاجون للبكاء أحياناً حت تعود لهم البسمة
    Brian gibi mi olmak istersin? Ve de müthiş bir gülümsemeye sahip olmak tabi ki. Open Subtitles لقد ارتدى سبع وثلاثين شعار اليوم مع ابتسامه رائعه
    Dudakların kapalı gülümsemeye çalış. Open Subtitles جربي أن تبتسمي بـ شفاهٍ مغلقة
    Yapmanız gereken şey gülümsemeye devam etmek ve her şeyi onaylıyor gibi görünmek. Open Subtitles الأمر هو الإستمرار بالإبتسام ولا تبدين أبداً كما لو أنكِ لا توافقين
    Orson Hodge yeniden gülümsemeye başlamıştı bu da karısını kaygılandırmaya başlamıştı. Open Subtitles عاد "أورسون هودج" للإبتسام مجدداً وبدأ ذلك في إقلاق زوجته
    Pekala, güzel. gülümsemeye devam et. Open Subtitles نعم, لطيف, ابقي مبتسمه
    Bu yüzden gülümsemeye devam edin. Open Subtitles لذا، ابقوا مبتسمين

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more