| Seni haftalardır ilk kez gülümserken görüyorum, Eric. | Open Subtitles | آسف, جريم. إريك, لم أراك تبتسم منذ أسابيع مضت.. |
| Bir gün karısını başka bir adama gülümserken görmüş ve onu cezalandırmaya karar vermiş. | Open Subtitles | في ذلك الوقت. في يوما ما راى زوجته تبتسم لرجل اخرى |
| Sadece bir kadına güzel göründüğünü söyleyemez miyim, ve hem de şimdi o sonunda gülümserken? | Open Subtitles | لا أستطع التوقف عن إخبار إمرأة أنها تبدو جميلة الآن إنها أخيراً تبتسم |
| Onları takıp sokaktan aşağı yürürdüm ve Jeff'i bana gülümserken görürdüm. | Open Subtitles | وكنت ارتديهم وامشي في الشارع وكنت ارى جيف وهو يبتسم لي |
| Bu bankanın direktörü, hala gülümserken. | TED | وهذا كان مدير البنك عندما كان لا يزال يبتسم |
| Seni yeniden gülümserken görmek güzel. Tek başıma mutlu olurken yalnızlık hissediyordum. | Open Subtitles | أمر طيب أن أراكِ تبتسمين مجدداً، كنت أشعر بالوحدة وأنا سعيد لوحدي |
| Bu sabah uyandığımda seni gülümserken gördüm. | Open Subtitles | عندما أستيقظت هذا الصباح رايت ابتسامتك |
| Güneşin altında gülümserken seni ne kadar net görmüştüm ilk. | Open Subtitles | ♪ كيف رأيتك بوضوح أول مرة ♪ ♪ تبتسم تحت الشمس ♪ |
| Bir gün galeride o ilk resimlerine gülümserken onu gördüğümde, Elizabeth Murray'in ne düşündüğünü anlamam için gereken şey bu. | TED | إنه ما عليَّ أن أتخيل أن إليزابيث موراي كانت تفكر به عندما رأيتها تبتسم إلى هذه الرسومات المبكرة بأحد الأيام في المعارض. |
| Ahjusshi, seni gülümserken görmek çok güzel. | Open Subtitles | أهجسشي، إنه جيد لروئيتك تبتسم. |
| Sizi gülümserken göreceğimi hiç düşünmezdim Bay Hayden. | Open Subtitles | لا أعتقد أني رأيتك تبتسم قبلاً "سيد" هايدن |
| ancak gençlere göre farklı duyguları bir arada yaşamaya daha yatkınlar-- mutlulukla hüznü bir arada yaşamak gibi. Hani olur ya, arkadaşınıza gülümserken gözünüzdeki bir yaş. | TED | ولكن على الأرجح معرضون أكثر من الشباب لتجربة مشاعر مختلطة -- تشعر بالحزن في نفس الوقت الذي تشعر فيه بالفرح؛ تعلمون مثلا، عندما تدمع عينك حين تبتسم لصديق. |
| Ormanın karanlığında gülümserken gördüğüm." | Open Subtitles | "في الغابة المظلمة. "رأيتها تبتسم. |
| Sen gülümserken, sen gülümserken, | Open Subtitles | عندما تبتسم عندما تبتسم |
| Burada Roy benim söylediğim birşeye gülümserken. | Open Subtitles | هذا روي يبتسم لشيء ما قلت هناك |
| bir an bile gülümserken göremedim. | Open Subtitles | لم اره يبتسم بشكل مطلق ولا للحظة. |
| O gülümserken bile bana çok kötü bakışlar atıyor. | Open Subtitles | نظراته لى كريهه حتى عندما يبتسم لى |
| Wilfredo onu gülümserken gördü ve adı öyle kaldı. | Open Subtitles | رآه"ويلفيدو"يبتسم وأصبحت الكنية لصيقة به. |
| Bu seni ikinci kez gülümserken görüşüm. | Open Subtitles | هذه المرة الثانية التي أراك تبتسمين فيها بهذه الطريقة ؟ |
| Yıllardır seni böyle gülümserken görmüyordum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنّي رأيتُكِ تبتسمين منذ سنوات. |
| gülümserken çok güzel oluyorsun. Hep hüzünlüsün. | Open Subtitles | أنتي تبدين جميلة حينما تبتسمين |
| gülümserken gördüğümde seni | Open Subtitles | "عندما ارى ابتسامتك" "اذهب بعيدا" |