"gün ışığını" - Translation from Turkish to Arabic

    • ضوء النهار
        
    • أشعة الشمس
        
    • نور الشمس
        
    • ضوء النار
        
    Ama ona bir kelime fısıldarsanız yemin ediyorum, bir daha gün ışığını göremezsiniz. Open Subtitles لكن أنبس لها بكلمة من هذا، وأقسمبالله، لن ترى ضوء النهار مرة اخرى
    Öyle bir sonuç aldık ki, hiç kimse yakın bir zamanda gün ışığını göreceğimizi düşünmedi. TED وضع مشروع قانون للتصويت وهو أمر لم يعتقد أي شخص أنه سيرى ضوء النهار في مدة قريبة.
    İnsanları kenara itmek için yumruğumu kullandım ki gün ışığını görebileyim. Open Subtitles إضطررت إلى إستخدام قبضاتي لأنحِّـي الناس حتى أتمكن من رؤية ضوء النهار.
    Bir vampir avcısının üstlenebileceği en büyük mücadele bir vampirin inine gün ışığını getirmektir. TED أكبر تحدي يمكن أن يواجه صياد مصاصي الدماء، هو إدخال أشعة الشمس إلى وكر مصاصي الدماء.
    Çorbayı, yağmuru ve en çok da gün ışığını özlediğini söyledi. Open Subtitles لقد أخبرتني بأنها إفتقدت الحساء والمطر والأهم من ذلك، نور الشمس
    Bir daha gün ışığını göremeyeceksin. Open Subtitles .فلن ترى ضوء النار مجدداً
    Ölüye saygısızlık etmek niyetinde değilim ama gün ışığını kaçırıyoruz. Open Subtitles تبقوا هنا لفترة أطول، صحيح؟ أعني، بدون إهانة لرفيقنا الميّت، ولكننا نخسر ضوء النهار
    gün ışığını yenmen için kanın gerekli bir bileşen. Open Subtitles دمائك عنصر مهم للغاية إن كنت تنوي هزيمة ضوء النهار
    Eğer bunu yaparlarsa, daha mürekkebi kurumadan o dergiyi alırım ve bir daha da gün ışığını göremez. Open Subtitles ،اذا قاموا بالنشر سوف أملك المجلة ،قبل أن يجفّ الحبر ولن ترى ضوء النهار أبداً على أية حال
    Beni bagaja sokarsın, bir daha gün ışığını göremem. Open Subtitles ستقوم بوضعى فى الشاحنة ولن أرى ضوء النهار بعد ذلك مُطلقاً
    Beni bagaja sokarsın, bir daha gün ışığını göremem. Open Subtitles ستقوم بوضعى فى صندوق السيارة ولن أرى ضوء النهار مُجدداً
    Beni bagaja sokarsın, bir daha gün ışığını göremem. Open Subtitles ستقوم بوضعى فى صندوق السيارة ولن أرى ضوء النهار مُجدداً
    Ve onların gürültüsünün içimde sanki henüz dünyaya gelmemiş ve gün ışığını asla göremeyeceğinden korkan bir çocuk gibi nasıl sıkıştığını görecektin... Open Subtitles أصواتهم محاصرين في الداخل مثل أطفالٍ لم يولدوا بعد .يخافون بأنهم قد لا يروا ضوء النهار
    Bir gün yine gün ışığını göreceğimi ve o gün... Open Subtitles أخبره أنني سأرى ضوء النهار مرة أخرى... وفي ذلك اليوم...
    gün ışığını görebilmek için tek olma savaşı verirler. Open Subtitles يتقاتلان على مَن سيكون الأول ليرى ضوء النهار
    İkiniz asla bir daha gün ışığını göremezsiniz, anlıyor musunuz? Open Subtitles كلاكما لن يرى ضوء النهار مُجدداً قط هل تفهم ذلك الأمر ؟
    Kış boyunca gün ışığını görmedim. Open Subtitles في الشتاء، لم أر ضوء النهار قط
    Dünya'nın atmosferi gelen gün ışığını bir mercek ya da bir bardak su gibi kırar. Open Subtitles يلوي غلاف الأرض الجوي أشعة الشمس القادمة كعدسة أو كوب من الماء
    Bize burada, kalemizde saldıracaklar ve gün ışığını müttefikleri ve ana silahları olarak kullanacaklar. Open Subtitles سوف يهاجموننا هنا في قلعتنا وسوف يستخدمون أشعة الشمس كحليفهم وسلاحهم الرئيسي
    Söyle bana, beynin hiç gün ışığını gördü mü? Open Subtitles اخبرني هل مخك رأى نور الشمس قبل ذلك ؟ من انت ؟
    gün ışığını resmeden Van Gogh olursun. Open Subtitles أنا فان جوخ أرسم نور الشمس النقي
    Bir daha asla gün ışığını göremeyeceksin. Open Subtitles فلن ترى ضوء النار مجدداً.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more