"gün ışığında" - Translation from Turkish to Arabic

    • في وضح النهار
        
    • في ضوء النهار
        
    • في النهار
        
    • فى وضح النهار
        
    • ضوء الشمس
        
    • تحت أشعة الشمس
        
    • بوضح النهار
        
    • اشعة الشمس
        
    • نهاراً
        
    • وَضَح النهار
        
    • فى النهار
        
    • في الشمس
        
    • في وضح النّهار
        
    Bizimkileri dışarda, yüzeysel bir gün ışığında ve hamağımda yakaladım. Open Subtitles لقد رأيت أهلي في الخارج, في وضح النهار, على أرجوحتي
    Yazması, dua etmesi, Tanrıya gün ışığında nasıl görünür olabileceğini sorduğu mesajlar göndermesi gerek. TED لقد أراد أن يكتب ويصلي ويرسل الكثير من الرسائل إلى الله يستعلم فيها عن كيفية جعل نفسه معروفاً في وضح النهار.
    Bu alıcının pişmanlığı mı? gün ışığında hoş falan değil, değil mi? Open Subtitles ألديك القليل من الندم ليس جميلاً في ضوء النهار ، اليس كذلك؟
    Aynı yeşil olmasına dikkat et. En iyisi ona gün ışığında bak. Open Subtitles تأكدي أن يكون من نفس درجة اللون الأخضر الأفضل أن تتأكدي في ضوء النهار
    Eğer yiyecek arayacaksak bunu ormanda gün ışığında yapmalıyız. Open Subtitles إذا ,وجدنا غذاءَ، سنطبخه في النهار في هذه الغابة.
    Yediğin yumruklardan gözlerin artık gün ışığında görmüyor. Open Subtitles عيناك لم تعد قادرة على الرؤية في وضح النهار
    gün ışığında olsa bile geceyi küçük bir odada olsa bile geniş toprakları veya savaşın ortasındaki cehennemde yaşasa bile sessizliği ve huzuru resmeder. Open Subtitles رسام الطبيعة والصمت، سواء رسم في وضح النهار أو في غرفة مغلقة سواء رسم مع ضجيج معركة أو مع شيء يسد أذنيه.
    - Bu arada sen hiç gün ışığında aynada kendi yüzüne baktın mı? Open Subtitles - بالمناسبــة هل نظرت الى وجهك يوماً في المرآة في وضح النهار ؟
    Adamın boğazına gün ışığında bıçak sapladım ve insanlar benden bunu yapmamı istedi. Open Subtitles لقد وضعت سكين في رقبته في وضح النهار والناس ارادوا مني ذلك.
    Bir tarafımız gün ışığında, diğeri tarafımız gölgede. Open Subtitles واحدة في وضح النهار وواحدة تظل في الظلام
    gün ışığında, kalabalık bir yerde, arkadaşlarının yanında. Open Subtitles في وضح النهار ، في مكان عام مع بعض الأصدقاء
    Tam gün ışığında bir çadır kurduk ve çadırı içerideki karanlığa yalnızca tek bir ışık ışınının girebileceği şekilde kapattık. Open Subtitles نَنصُب خيمة في ضوء النهار و نختمها بإحكام بحيث شعاع واحد من الضوء فقط يستطيع إختراق ظلمتها الداخلية
    Oradan çıkarıp gün ışığında görene kadar ne olduğunu anlayamazsın. Open Subtitles لا تستطيع ان تقول حقا حتى تحصل منه والخروج في ضوء النهار.
    Yarın gün ışığında gelsek daha iyi olmaz mı? Open Subtitles أليس من الأفضل لو عدنا غداً في ضوء النهار ؟
    Hayır, gün ışığında maviler. Göreceksin bak. Open Subtitles لا ، إنهم زرقاوان في ضوء النهار ، ستري ذلك
    -Farkındayım. Vampirler gün ışığında saldırdı. Open Subtitles مصاصوا الدماء هاجموا في النهار لم يفعلوا هذا من قبل
    Onu hiç gün ışığında görmüyoruz, sadece karanlık çökünce görüyoruz. Open Subtitles نحن لم نره من قبل في النهار .. دائماً نراه في الليل
    Aniden, gün ışığında dışarıda olmak için tasarlanmış bir hayvan olarak, gerçekten çok savunmasız hissediyorum. Open Subtitles فجأةً تحس بضعفك، كحيوان خُلِق ليعيش في النهار
    Cinsel lütuflarını gün ışığında satmak için özel bir kadın olmak gerekir. Open Subtitles يتطلب هذا نوعاً خاصاً من النساء لكى تبيع خدمات جنسية فى وضح النهار
    Hazır olduğum zaman çıkacağım. Asla gün ışığında olmaz. Open Subtitles سأخرج عندما أكون مستعدة و ليس أبدا فى ضوء الشمس
    Siz kana hasretsiniz ve gün ışığında çok az durabiliyorsunuz ama bu size zarar veriyor. Open Subtitles أنت تتلهّف إلى الدّم و تستطيع أن تقف تحت أشعة الشمس قليلاً , لكنّها تؤلمُك
    gün ışığında buraya neden gelip ölsün ki? Open Subtitles لماذا يأتي إلى هنا بوضح النهار ويسقط ميتًا؟
    Yapayalnız dans ettiğini, gün ışığında kendini yaktığını gördüm. Open Subtitles اشاهدك وانتي ترقصين لوحدك تحرقين نفسك تحت اشعة الشمس
    Spectre helikopteri yok, gece değil gün ışığında... tam öğle vakti hepsi kat çiğneyip azmışken... Open Subtitles سفن "سبكتر" المسلحة نهاراً بدلاً من الليل العصر حينما يكونوا جميعاً مخدرين بالقات
    gün ışığında yolculuk yapamazlar. Open Subtitles لا يمكنها التحرك في وَضَح النهار
    - Hava aydınlanınca döneriz. - gün ışığında mı çalışacağız? Open Subtitles سوف نعود عندما يأتى النهار هل سنعمل فى النهار ؟
    gün ışığında yürüyüş yapmak çok hoşuma gitse de lord hazretleri beni neden çağırttığınızı merak ediyorum. Open Subtitles بقدر ما أُقدر السير في الشمس في رفقتك أتساءل لمّ أرسلت لي.
    Neden herkes gün ışığında bu kadar korkuyor? Open Subtitles ما الذي يجعل كل شخص خائف في وضح النّهار ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more