Söz verilemeyen, ya da Gün ışığından uzun sürmeyen şey. | Open Subtitles | الذى لا يمكن الوفاء به أو تم وضعه ليتوانى أكثر من ضوء الشمس |
Uçağa birıemem. Gün ışığından kesin olarak korunmanın yolu yok. | Open Subtitles | لا أستطيع الطيران , ليس هناك طريق متأكداً للمحاذرة من ضوء الشمس |
Gün ışığından önce saldırmazlar. | Open Subtitles | هم لا يهاجمون أبداًَ حتى ضوء الشمس |
Gün ışığından yararlanarak, en azından bir yere daha gidebiliriz. | Open Subtitles | لدينا الوقت لكنيسةٍ أخرى على الأقل قبل إختفاء ضوء النهار |
Gün ışığından hoşlanmıyorlar çünkü böylelikle dudak kalemlerinin ağız kırışıklıklarına nasıl karıştığını görebiliyorsun. | Open Subtitles | إنهم لا يحبو ضوء النهار لأنك تستطيعين أن ترين كيف تنزف شفاههم وتلك التجاعيد في الفم |
Parlak ışıktan, özellikle Gün ışığından nefret eder. | Open Subtitles | أنه يكره الضوء الساطع خاصة ضوء الشمس |
Gün ışığından bahsediyorlarmış gibi geliyor. | Open Subtitles | حسنٌ، يبدو أنهم يتكلمون عن ضوء الشمس. |
Mağazalarına tavan penceresi eklediler böylece Gün ışığından daha fazla yararlanarak aydınlatma gereksinimini azalttılar. | TED | وضعوا نوافذ skylights ، التي تسمح لأشعة الشمس بالدخول من خلال أسطح المحال. فيستطيعوا بذلك الاستفادة من ضوء الشمس وتقليل متطلبات الإضاءة. |
Ve Gün ışığından nefret ediyor. | Open Subtitles | وتكره ضوء الشمس |
Gün ışığından öldüler. | Open Subtitles | لقد كان ضوء الشمس |
Gün ışığından korkumuyorum artık. | Open Subtitles | لا أخاف الأن من ضوء الشمس |
- Gün ışığından daha fazla faydalanırız. | Open Subtitles | وبهذه الطريقة يكون لدينا فترة كافية من ضوء النهار |
Mordorlu Orklar Gün ışığından pek hazzetmez. | Open Subtitles | جنود "موردور" الأشباح لا يحبون ضوء النهار |
...tüm o Gün ışığından tasarruf günleri dışında. | Open Subtitles | ماعدا أيام توفير ضوء النهار |